Ya aşk sadece mutluluk hayalleri kurmamız için kendimizi kandırdığımız bir oyunsa.
Aslında her şey aşk ile sonlanıyorsa, fakat biz bunu başlangıç olarak algılıyorsak. Tüm sevdalar insanlara mutluluk katmıyorsa. Sadece mutluluğu elde edebilmek için bu tür duygulara sığınıyor olamaz mıyız? belki de acılar, mutsuzluklar aşk denen vahşi duygudan daha az acı veriyordur. Son bulur umudu belki de bizi en acımasız zamana itiyordur. Umut etmek. Silemez miyiz acaba belleğimizden bu kelimeyi. Hissetmeyi denesek bir kerede. Düşünsek; tüm detaylarıyla, tüm çıkmazlarıyla bu lanet olası hissi. Ya da hakkını versek ya sevmenin. Biz işimize gelenini alıyoruz sadece. Ve o kadarını yaşayıp hüzün penceresinden bakıyoruz geri de bıraktığımız acı dediklerimize.
Aşk olsun aşk olsun dedim de noldu
Yıkıntılar arasında aşk oldu da noldu
Sen bende sana ait sevda var dedin
Ben sana koştum geldim, sonu iki damla göz yaşı oldu.
Aşkla baktığımız gökyüzü vermedi mi ilk göz yaşlarımı bana
Sen giderken bana acımasızca baktığında
Ben yaslanmamış mıydım son gücümle masaya
Son nefesimi çalmamış mıydın son elvedanla
Merdivenlerden inerken yaslandığım tırabzanlar
Yüreğimi sarmaya çalıştığım duygusal fonlar
Nefes almak istediğimde koştuğum sen kokan papatyalar
Bitmişti artık beni cennete bağlayan bakışlar
Olmaz dediğim her şey bitivermişti yanı başımda
Tüm sakladığım korkular, acılar ve sigara
Şimdi sana son sözüm
Tek bir damla yaş aksın gözünden bensiz her başını koyuşunda yastığa …