Sizlerin de başına geliyor mu bilmiyorum ama bu günlerde bedenim beynimin komutlarını dinlemiyor. Düşündüğüm, yapmak isteğim ve sonunda yaptığım tamamen bambaşka şeyler.
Şu malum #Evdekal günlerine uzunca bir süredir çalışmadığım için tam riayet ediyorum. Anlayacağınız bir başıma evdeyim. Evde vakit geçirmeyi seven bir insan olarak bu durum beni hiç etkilemez diye düşünmüştüm. Yatıp yuvarlanır, Netflix’in kaynaklarını kurutur, kitap üstüne kitap okurum diyordum.
Bir ara boyarım diyerek alıp kenara koyduğum tepsi ve kutulardan da bahsetmek lazım. #evdekalhobiyap önemli bir dikkat dağıtıcı olur diyordum.
Bu arada çok da severek okuduğum ikinci üniversitemin yaklaşan ara sınavlarına da bir güzel dikkatim dağılmadan hazırlanırdım. Bu benim programramdaki son dönemim. Haziranda finalleri de verdikten sonra gelsin mezuniyet gelsin başka bir sınavın hazırlıkları diyordum.
Geçen ekim ayında başladığım, o zamandan beri 52 saat ders yaptığım, bu kadar süre içinde bel ve sırt ağrılarıma çok iyi gelen, yaşam kalitemi tamamen başka bir seviyeye taşıyan pilatesi de atlamayalım. Evde mat var, çember var, boy boy toplar, çeşitli ağırlıklar var. Yok yok yani. Haftada iki kere olsun 35-40 dakika pilates yapmak işten bile değil. Bu günler geçip de derslere yeniden başladığımda hiç gerileme olmaz diyordum.
Evde yapmayı ertelediğim tüm derleme toplama işlerini de unutmayalım. Onlara da zaman ayırır, bir süredir amaç edindiğim minimum eşya ile yaşama doğru minik de olsa bir adım atabilir, artık kullanmayı düşünmediğim eşyalarımı ayırır ve paylaşırım diyordum. Hafiflerim diyordum yani.
Başka ne diyordum bakayım bir düşüneyim. Hah bir de bir ara zaman ayırırım deyip satın aldığım Udemy derslerim var. Merak edenler için linkleri bıraktım üzerine tıklamanız yeter.
Fotoğraf öğreniyoruz, Fotoğrafçılık hakkında herşey
,Yeni başlayan fotoğrafçılar için temel Photoshop eğitimi,
PMP Sınav hazırlığı eğitimi (İng) ,
Muhteşem bir şarkıcı olun ses eğitimi (İng)
Sıfırdan ileri seviyeye Korece
Şimdi bu listeyi okuyan sizlerin yüzündeki o ifadeyi görür gibiyim. Evet evet haklısınız ama ben böyle biriyim işte. Onu bunu şunu merak edip çok derine dalmadan nedir ne değildir öğrenmek isteyen biri. İlgisini çeken bir şeyler olduğunda dibine kadar da öğrenmek isteyen biri. Çoğu zaman da ilk baştaki ilgisini kaybedip yarım bırakan biri. Denemeden, biraz olsun araştırmadan bilemem değil mi? O yüzden kariyerimde bile mesleğimin her alanında çalışmaya gayret etmişimdir. Profesyonel yaşam farklı biraz elbette. Gelir geçer heves olamıyor. İşi ciddiye alıp her ne yapıyorsam en iyisini yapabilmek için kendime çok yükleniyorum. Çağ dijital çağ, bilgi çağı. Bilgisayarla barışık olmak ve alanınızda mümkün olan sayıda çok programı kullanabilmek önemli. Bunu yapamadığınızda kendinizi ortaya koyabileceğiniz platformlar daralıyor ve oyun dışı kalabiliyorsunuz. Ama şimdi konumuzu değiştirmeyelim. Bunu başka bir zaman anlatırım. Şimdi asıl soruna geri dönelim. Bedenim beynimi neden dinlemiyor?
Hani yukarıda uzun uzun bahsettiğim, son kelimesi hep düşünüyordum ile biten faaliyetler var ya, hah işte ben o faaliyetlerden sadece ve sadece ilk paragrafı yapabildim. Korkunç değil mi? Evet bence kesinlikle korkunç. Kendimi ele geçirilmiş gibi hissediyorum. Durum şu şekilde aslında. Mesela ders çalışmam lazım diyorum. Çok da kolay aslında. Bilgisayarı aç, dersin ister kitabını, ister videolarını, ister deneme sınavlarını aç ve çalış. Güzel bir masam var, hızlı bir bilgisayarım ve de internetim var, çay var, kek var, hadi istedin kağıda değsin elin, kitap da var. e çalış değil mi? Bir yandan uzandığım koltuktan Netflix dizilerinden birini izlerken, içimden haydi diyorum haydi kalk 1 saatçik çalış bari. Tamam kalkıyorum diyorum ama bedenim reddediyor. Orada o ders çalışma fikri uzaklaşana kadar stabil kamaya devam ediyorum. Bedenim reddedişlerde. Tek bir satır ders çalışamadım biliyor musunuz? Seve isteye okuduğum bölüm, derslerim hepsi ama hepsi anlamsızlaştı. Sınavlara sırf girmiş olmak için online girip tabiki de dibi gördüm. En küçücük bir vicdan azabı bile yok! Bu kesinlikle ben değilim. Kararları ben vermişim gibi görünse de kabul etmiyorum bu ben değilim.
Haydi sınav, ders çalışmak sıkıcı konular, normalde de ev dışında çalışmayı tercih ediyordum, motivasyonum ve konsantrasyonum bozuldu diyelim geçelim. Ya fiziksel aktiviteler? İnsan bu 3 ay içinde haydi sokakta yürüyemedin evde youtube açıp ne tempoda ne sürede eşlik etmelerini istiyorsan sana eşlik eden videolarla olduğun yerde 1 kere bile yürümez mi? Buna ne denir biri bana anlatsın.
Pilates mi? Bırakın yahu, yürümeyen biri pilates mi yapar. Yapmadım tabiki. O bedenimi yöneten her ne ise yaptırmadı bana pilates falan. Sonuçta 3 ayın sonunda 4 kilo alındı, pilatesle esnekleşen her kas katılaştı, kronik bel ve sırt ağrım tavan yaptı. Şimdiki savunmam ağrım olduğundan pilates yapamadığım bahnesine sığınmak. Ağrıyor işte çok ağrıyor hem de!
Komik olmayın diğerlerini de yapamadığımı bal gibi biliyorsunuz. Yapmak istiyorum ama yapamıyorum. Kendini bir cam fanusun içinde seyretmek gibi bir şey bu. Her şeyden izole edilmiş halde hayat ağır çekimde gidiyor ve sadece izliyorsun. İzliyorsun ve ne durdurabiliyorsun ne de değiştirebiliyorsun.
İşte durum böyle. Evet, yazmayı başarabildim. Bunun için kendimi tebrik ediyorum. Planların dışında olduğu halde pozitif anlamda başabildiğim tek şey. En azından bahaneler bulmak yerine kendime dürüst olmalıyım bunu yaparken de seyircilerimden (yani sizlerden) destek almak inanın çok motive edici. Yalnız olmadığını, yaşadığın her ne ise bir başkasının da başka senaryolarla yaşadığını bilmek iyi hissettiriyor.
Bugün bu yazıyı yazmadan az önce bir kutunun 2 yüzünü boyadım. Nasıl yapabildim bir fikrim yok. Sadece üzerinde çok düşünmedim sanırım. İyileşiyor olabilir miyim dersiniz? Gerçekten bilemiyorum ama bu yazı o boya fırçasını bıraktıktan sonra geldi.
Sahi bir fikriniz var mı bedenim beynimi neden dinlemiyor?