Öyle görünüyor ki bazı günler haricinde saygı gösterilmiyor gibi hissettiren bir günün insanda büyük şeyler beklentisini doğurduğunu itiraf etmeliyim. İnsanda büyük şeyler beklentisi yaratan günü bu şekilde çöpe atmak da benim ayıbım olsa gerek. Nitekim bu duygum sadece tek bir güne sığamayacak kadar azim. Gösterişsiz bir evladın var ve bunu sonuna kadar kullanacak bir üslupla yazıyor sana. Meselenin en can alıcı noktası, bunları yazarken okuyacağını düşünmüyor oluşum.
Senin etkinden tamamen bağımsız büyümüş olsaydım bile, senin gönlünde yatan insan gibi biri olacaktım büyük ihtimalle. Herhalde yine çelimsiz, kararsız, huzursuz bir insan olarak görmeyecektin beni. Yaptığım nice hataların sonucunda kazandığım infialimi ve keyifsizliğimi kötüye yormayacak, beni teselli edecek ve bana her şeyin iyi olacağına dair umutlar aşılayacaktın.
Her ne yaparsam yapayım, kaybettiklerime odaklanmadığın için ‘anne’ oluyorsun sanırım. Ve yine, her yanlışımda benden ne özür bekliyor ne de yalancı vaatlerle kandırmaya kalkışıyorsun. Hayalinde nasıl bir gelecek vardı çocukların için bilemem ama bundan müşteki olamayacak kadar annesin demek ki sen. Teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Oğlun.
Not: Kısa sürüm.