Hepimiz en az bir kez bunu çıkardık. Kimimiz stresli bir dönemdeydi, kimimiz ise aniden korktu. Böyle anları kollayan birisi ise uyandı ve dudaklarımızın canına okudu. Sinsilikte Aşk-ı Memnu’nun Firdevs’ini kıskandıran, Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’sine saç baş yoldurtan o şey, Herpes Simpleks virüsü. Vücudumuza bir kez girdi mi çıkmak bilmez, bazı sinirlerimizde uykuya dalar ve fırsatını bulunca bizi aynalara küstürür. Uçuk, herpes simpleks virüsüne bağlı olarak ortaya çıkan ve dudak, ağız veya diş etinde yaralar ile ortaya çıkan bir viral enfeksiyondur. Tıp literatüründe oral herpes ya da herpes labialis olarak da isimlendirilir. Uçuk yaraları genellikle dudak ve çevresinde kümeler halinde yerleşmiş içi sıvı dolu ağrılı kabarcıklar şekilde ortaya çıkar. Herpes Simpleks virüsün birçok türü vardır. Uçuk yapan türü HHV-1’dir.
HHV-1, solunum yolu, cinsel ilişki ve derideki yaralar ile bulaşır. Vücuda girdiğinde birincil ve ikincil olmak üzere iki tür enfeksiyon yapar. Birincil enfeksiyon ağız yaralarına ve ateşe sebep olabileceği gibi çoğu kez semptom vermez. Kişi enfeksiyon geçirdiğinin farkına varmaz. Daha sonra virüsümüz trigeminal ganglionda latent evreye geçer. Son cümleyi biraz açıklayayım. Trigeminal sinir, direkt beynimizden sağlı ve sollu çıkıp vücudumuza dağılan 12 çift sinirden beşincisidir. 3 dalı vardır. Bu dallar kabaca gözden, üst çene ve üst dudaktan, alt çene ve alt dudaktan duyu alır. Bu sinir diş hekimi siniri olarak da anılır. Ganglion da sinir hücresi topluluğudur. Latent olmak ise bir nevi uykuya dalmaktır. Toparlayacak olursak, ilk olarak virüs vücudumuza girer ve haberimiz olmadan birincil enfeksiyonu yapıp uykuya dalar. Stresli olduğumuz dönemlerde, bazen grip olduğumuzda, güneş ışığı vs. gibi bağışıklık sistemimizin zayıfladığı hallerde uykusundan uyanır ve uçuk çıkmasına sebep olur. Uykudan uyandıktan sonra yaptığı enfeksiyona da ikincil enfeksiyon denir. Zaman zaman çıkardığımız uçuklar ikincil enfeksiyonlardır.
Uçuk çıkacağının işaretleri ilgili bölgede kaşınma, karıncalanma, yanma ve ağrıdır. Nadir de olsa boğaz ağrısı, ateş gibi sistemik semptomlar da eşlik edebilir. Virüsün kesin bir tedavisi yoktur. Yani hayatımızın her döneminde uçuk çıkaracağız. Bunu önlemenin en iyi yolu bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaktır.
Antiviral, antimikrobiyal ve bağışıklık güçlendirici bileşikler, genellikle uçuğun tedavisinde faydalıdır. Bazıları virüsün yayılmasını sınırlamaya yardımcı olur. Diğerleri ise enfeksiyonun tekrarlama olasılığını azaltır veya ağrı ve rahatsızlığı hafifletir.