Sana minnettarım.
Ruhumu dansa kaldırdın. Hayatım boyunca kulaklarımdan gitmeyecek bir melodi ile dans ediyorum. Parmak uçlarımda kadeh kaldırıyorum, kendimi yeniden inşa etmenin mutluluğuna. Mutluluk da değil bu, bir çeşit huzursuzluk, farkına varmanın muhteşem huzursuzluğu, evet evet, tam olarak bu.
Hiçbir şey bilmiyor oluşumu yüzüme vuruyorsun, başımı döndürüyor bu. Anlamak istemiyorum şu an, onu daha sonra hallederim. Şüphe duymak istiyorum her şeyden. Sabah bu şüphe ile uyanmak istiyorum. Bu şüpheye rağmen uyumak istiyorum. Seni aralarken uyuyakalmak istiyorum.
Güneşten önce uyanıp kahvemi yapmak istiyorum. Saat 06.38, yaz, her yer aydınlık, hadi bana eşlik et, yol boyu birlikte düşünelim.
Benimle misin? Ayaklarım birbirine dolanıyor, burdasın işte, galiba yine iki kez düşünmemi istiyorsun, kabul. O halde seninle özgürlüğün olduğu yerlere gidelim. Ben bir yerler biliyorum. Karanlıkta ayaklarına dalgalar çarparken muhteşem hissedeceğin bir yer. Hazır mısın?
Muhteşem bir şarkının nakaratını bağırıyorum, içeri girmem için aralık bıraktığın kapından:
Sen olmasaydın başaramazdım,
Sen olmasaydın düşünemezdim,
Senin bende var ettiğin her şeyi gökyüzüne bırakabilirim,
Fikirler uçabilmeli
Bir kadının ruhuna kattığı muhteşem delilik başkalarına da hayat verebilmeli,
Kulaklarımda sesin, bu şarkıyı ezbere söyleyeceğim,
Bu şarkı ile ömrüm boyunca dans edeceğim,
Teşekkürler felsefe
Sen özgürlüksün…