Babam anlatırdı hep okula yeni başlamışım ve eve geldiğimde ilk kurduğum cümle “Çocuk hakları var, bana bağıramazsınız” olmuş. Çocukluğumdan beri adalet temsilcisi olmuşum, dengeyi sağlamayı ve doğrunun yanında olmayı tercih etmişim. Hala da ediyorum, yükselen Terazi olduğumdan belki de. Beni tanımlayan en iyi ifade belki; haksızlığa gelememek.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “kimi kime şikayet edeceğiz sanki”, “aman birşey deme bizi de yakma” cümleleri hayatımda bana en uzak cümleler. Kimse durumdan memnun değilken neden bu korkaklık? İnsanlar neden hakları peşinden koşmuyor? Sana öğretilen bu çaresizliğe neden dur demiyorsun? Neden korkuyorsun? İtiraz edersen o dersten mi kalırsın, kal… Kal ama hakkını aradığını insanlığa göster. Senden sonrakilere örnek ol. Kendine saygın olsun böylece. Şikayet edersen seni işten mi atarlar? Atsınlar… Belki birilerine ilham olursun onlar da bu haksızlığa artık dur der ve düzen değişir. Belki birkaç ay maaş alamayacaksın işini kaybedeceksin ama kendine saygını kazanacaksın.
Benim kişiliğim bu, hukuk okumadığıma gerçekten üzülüyorum. Çünkü adaleti savunmak isterdim. Şuan kendim için, temas da olduklarım için belki bunu bana verilen imkanlar doğrultusunda yapabiliyorum. Bana öğretilen bu. Ben hiçbir zaman haksızlığa gelemedim. Hak arayan çok insan olur, yalnız kendi için. Sana dokunmuyorsa ucu o alınmış kararın etkisi sana dokunmuyorsa kılını kıpırdatmayan çok insan gördüm. Misyonu bu olduğu halde haksızlığa boyun eğmiş de çok insan gördüm. Ama doğru olan şudur; seni etkilemese bile gördüğün haksızlığa susmamak.
Ben ne olursa olsun sesimi duyurmaya çalışan bir insanım. Önce kendime olan saygım için, daha sonra da bu düzeni kabul etmediğim için. İnsanlık nedir? Bunu bir düşünmek lazım. Kendini düşünen bencil insanlara dönüştürmüş sistem bizi. Yaşça benden büyük çaresiz insanları gördükçe umudumu kaybetmeye başlıyorum. Ama hayır sepetteki elmalar arasındaki portakal olmak pahasına ben buna dur diyeceğim. Elimden geldiği kadar.
Hak aramaya başlarken her zaman önce işleyişi yürüten insanlarla konuşurum. Bunun doğru olmadığını ve düzeltilmesi gerektiğini söylerim. Öneriler de bulunurum kimi zaman. Daha sonra rica/arz ederim ki hallolsun. Ama ilgili otorite kimden korktuğunu bilmeden korkmaya devam ediyorsa onlar için de çok üzülürüm ve üst makamlara giderim. Korkaklık çağın en büyük hastalığı değil mi? Hem bencil hem korkak varlıklara dönüşmedik mi? 1 Mayıs İşçi bayramını kutluyoruz, ben hiç memur olup işçiyi; işçi olup memurun hakkını savunan görmedim.
Dünyayı yönettiğini sanan insanlara tek tük bile olsak “bu düzen yanlış” demeliyiz. Bunu yalnız kendileri haksızlığa uğradıklarında anlayacak olsalar bile…