4.gün: Sadece 3 Karakterden Oluşan Bir Hikaye Yaz

4.gün: Sadece 3 Karakterden Oluşan Bir Hikaye Yaz

Uykusuz bir gecenin sabahıydı. Gece boyu Gri’yi düşünmüştüm. Sonra da dertlenip uyuyamamıştım. Saat  den sonra yatakta debelenmekten vazgeçip kalkıp film bile izlemiştim. “Ölü Ozanlar Derneği”ni 3. izleyişimdi. Bu filmde bana başka bir platoniklik hikayemden kalmaydı. O zamanlar sevdiğim kişinin önerisiyle izlemiştim ilk kez. Neyse üzücü hikayelerinde bir karı var en azından, böyle muhteşem filmler kalıyor geride.Hazırlanmalıyım. Spor günüm bugün. Onu bir tek orada görebiliyorum zaten, her dakika kıymetli.

Spor salonuna geldiğimde koşu bandındaydı. Onu görebileceğim ama izlediğimi fark etmeyeceği bir koşu bandına da ben çıktım. Yavaş tempoda koşarken onu izliyordum. O sıra Mor girdi içeri. Gri’den önce Mor’u tanımıştım  bu spor salonunda. Kaslı her erkeğe yazılma potansiyeli olan itici bir kızdı benim gözümde. Benim karakterime fazlasıyla ters bir kişiliği olduğu için de sürtüşmüştük haliyle. Şimdi birbirimizi her gördüğümüzde ‘senden nefret ediyorum’ manalı delici bakışlar yolluyorduk birbirimize. Benim Gri’ye olan ilgim, fark etmiş olmalı ki bunu bir yarışma haline getirmişti. Kapanın elinde kalır modundaydı şuan. Gri’nin etrafında dolanıyordu ama Gri’nin onu umursadığı yoktu neyseki.

Onunla yarışmaya hiç niyetim yoktu ama içimdeki Gri’ye olan ilgi büyüyordu ve sırf bana inat olsun diye Mor’un Gri’yle birlikte olmasına katlanamazdım. Harekete geçmeliydim. Gri ile konuşmak için bir fırsat arıyordum ki çantamın onun yanında olduğunu fark ettim.

“Pardon, şu yanınızdaki çantamı bana uzatabilir misiniz?” diye sordum çantamı işaret ederek.

“Bu çanta sizin miydi? Az önce birisi tekme attı da bu çantaya. Ben kendi çantasını tekmeliyor sanmıştım. Sizin olduğunu bilsem müdahale ederdim. Umarım içinde zedelenecek bir şey yoktu.” dedi çantamı uzatırken. Muhtemelen Mor idi bu tekmeci. Konuşamadı ya Gri ile hıncını canım çantamdan alıyor.

“Önemli bir şey yoktu içinde ama yine de söylediğin için teşekkür ederim.”dedim. Bu konuşma burada bitemezdi. Kısa bir duraklamanın ardından kendimi tanıttım.

“Bu arada ben Sarı.” diyerek elimi uzattım.

“Ben de Gri, tanıştığıma memnun oldum.” dedi ve gülümseyerek elimi sıktı. Buradan yürü kızım diye kendimi gazlarken “Sık gelir misiniz buraya?”diye klasik bir spor salonu sohbeti başlattım ama neyse ki Gri halinden memnun görünüyordu.

“Aslında her gün gelmeye çalışıyorum ancak iş yoğunluğundan pek bunu başaramıyorum. Ya siz?” dedi.

“Ben aslında spor yapmaya yeni alışıyorum. O yüzden henüz pek bir düzenim yok.” diye cevap verdim.

“Ben size yardımcı olabilirim düzen oturmak konusundan eğer isterseniz.”

“Güzel olabilir aslında. Ama nasıl yapacağız?”

“Size ulaşabileceğim bir adresinizi verin ben spora gelirken size de mesaj atayım. Böylece birbirimizi de teşvik etmiş oluruz.”

“Kulağa çok hoş geliyor. Eğer İnstagram kullanıyorsanız, instagram üzerinden haberleşebiliriz sanırım.”

“Evet kullanıyorum.” derken telefonunu çıkarttı. Sanırım önemli bir mesaj gelmişti gözü mesaja takıldı ve sözü yarıda kaldı.

“Özür dilerim Sarı Hanım benim çok önemli bir işim çıktı. Ama size verdiğim söz baki. ‘Gri Cam’ olarak aratırsanız çıkacaktır. Umarım tekrar görüşürüz.” diyerek ayrıldı.

“Görüşürüz umarım.” diye seslendim arkasından ama duydu mu emin değilim,işi çok mühim olmalıydı koşarak ayrıldı salondan.

kalpteki benek
İçime birikenleri yazılarıma döküyorum, belki bir anlayan çıkar diye
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Sessiz Çığlık
Sonraki
5.gün: Bir Hayalini Yazıya Dök

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.