Değişim ve Karakter Üzerine

Karantina günlerinde en sık yaptığım şeyler arasında kitap okumak var. Yine elime bir kitabı almış, okuyordum ki bir satırda dizilmiş olan kelimelerle oluşan cümlenin etkisi altında kaldım. Kitabı okur ve üzerine sık sık düşünürüm. Bu seferde kafamda tarttım biçtim ve sonuç olarak cümlenin içerisindeki haklılığa katılmadan edemedim. Beni buraya yazmaya itende bu oldu şüphesiz.

” İnsanlar incindikleri zaman karakterlerine aykırı davranır. ” diyor yazarımız. Ölümüne sahip çıkıp ‘ Ben de böyle bir insanım! ‘ nidalarıyla savunduğumuz karakterimizin bazen bizi bile şaşırtacak şekilde evrim geçirmesi yadsınamaz bir gerçek. Kaç kere dönüp dönüp soruyor insan kendine ‘Ben böyle birisi miydim?’ diye. Zaman ve sevdiklerimiz de dahil birçok şey bizi incitiyor ve bizlerde yeni tecrübelerle birlikte bir yenilenme sürecinin içerisine giriyoruz. Kimimiz daha sağlam ve takdir edilesi bir karaktere bürünüyor; kimimiz ise değişimi yakalayamayıp elindeki her şeyi yok eden bir insan oluveriyor. Geçmiş yıllara şöyle bir bakıyorum da, beni de değiştirmiş zaman. Sanki sinirlerimi aldırmış gibi sabırlı bir insan haline getirivermiş. Düştüğümde yardım bekleyerek oturduğum hallerimi rafa kaldırıp da yerine tek başına, düşe kalka yürümeyi öğretmiş. Büyümek… Değişimin bir diğer adı. Yüreğindeki saflığı korumaya çalışırken, insan kavgalarının arasına düştüğünde hayretler içerisinde kalıyor ve biraz daha büyüyorsun. Zaman sevdiklerini senden alıyor köşeye geçip başını ellerinin alıyorsun ve büyüyorsun. Belki gencecik yaşında kaldırmakta zorlandığın yüklerin altında ezilerek büyüyorsun. Zaman seni inciterek, ayağına çelme takarak büyütüyor. Ve senin karakterinde tüm bu savaşlar arasında şekilleniyor. Herakleitos’un da dediği gibi ” Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”. Yıllar sonra dönüp bakacağım kendime. Yine değişmiş, farklılaşmış olarak bulacağım. Umarım değişim bizleri güzelleştirir ve yıllar sonra dönüp kendime baktığımda tüm vicdan rahatlığıyla ve geldiğim kişilikle memnuniyet dolu kocaman gülümserim.

İnsanlar bizi incitecek, hayat bizi yerlere düşürecek ve bizler fırtınadan sonra çiçek açan ağaçlar gibi yenileneceğiz. Savaştığın, içinde halledemediğin, uzun uzun gözlerini uzaklara dalıp götüren her şey bir gün geçecek. Ne zaman dayanamıyorum artık desem, Mevlana’nın ‘Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği yerdir.’ sözünü hatırlarım. Dilerim bu yenileşmelerimiz hem bizleri hem de küresel etik kurallarını memnun eder. Dilerim olduğumuz şey ile olacağımız şey yaşadıklarımıza değdi dedirtir. Güneşe doğru dönen papatyalar misali asla pes etmeden, yüzümüzü her daim aydınlık günlere dönmek umuduyla..

Kendi halinde
Hobi amaçlı yazılar yayınlamaktayım. Umarım eğlenceli ve güzel zaman geçiririz.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yanlızlık Aslımızdır (2)
Sonraki
Şimdiki Çocukluk (Eskiyi Özledik)

Şimdiki Çocukluk (Eskiyi Özledik)

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.