Bir yanın kapanıp bu dünyada bir nokta gibi küçücük olmak istiyor.
Bir yanın açılıp güneş gibi kocaman parlamak istiyor.
Nokta olan bu dünyadan yok olmayı düşünürken güneş olan bütün ışıklarıyla dünyayı aydınlatmak bütün insanlığa, hayvanlara, bitkilere, nesnelere kısacası her şeye dokunmak istiyor.
Bu sabah tek bedende bu iki duygu uyandı. Hangisi ne zaman nerede nefes alacak?
Savaş başladı.
Nokta, yok olmak istese de yine de varlığını düşünce olarak devam ettirmek istiyor ve güneşe fırsat vermek istemiyor. Güneş, bu yaşamın zaten onun hakkı olduğunu sonuna kadar savunuyor. Belki bir saat belki saatlerce sürecek bu savaşın içinde sen sadece sonuçlanmasını bekliyorsun. Belki tavana bakarak, belki ağlayarak belki uyuyarak…
Artık bu savaştan kurtulmak istiyorsun. Ya tamamen var olmak ya tamamen yok olmak istiyorsun. Çünkü bu kararsızlık bu kargaşa seni bu varlık-yokluk ikileminden daha çok yoruyor.
Peki aklında, içinde biri olmak varsa bu savaş niye? Kimden, neyden çekiniyorsun? Seni bu savaşa sürükleyen kim?
Bilmiyorum.