Polar filminin başrolünde Mads Mikkelsen var. Kendisini Hannibal dizisi bilmemize rağmen ben özellikle The Salvation isimli western filminde ki başarılı performansıyla hatırlıyorum. Şunu söylemeliyim ki Polar da da bence iyi bir iş çıkarmış. Özellikle o soğuk ve umursamaz bakışları filme ayrı bir hava katmış.
Film genel olarak bir Netflix yapımı havasında değil.Sıkıcı ve TV filmi olduğu belli olan yapımlardan değil. Son ana kadar heyecan devam ediyor. Sıkılmadan filmin sonunu getiriyorsunuz. Belki prodüksiyon olarak, kıyaslandığı John Wick değil. Ama gerek de kalmamış bence.
Konu aslında bildik. Duncan Vizla adında emekli olmaya çalışan, bir nevi tövbekar olmuş süper kiralık katilimiz var. Bağlı olduğu organizasyon da biriken parasını almak ve inzivaya çekilmek istiyor. Ancak organizasyonu ile yaptığı sözleşmesinde ki bir madde nedeniyle emekli olmadan ölürse, parası organizasyona kalıyor. Emekli olmadan ölmesini isteyenler haliyle Duncan Vizla ‘nın peşine düşüyor. Daha fazla spoiler vermeyi istemiyorum. Ancak Polar filminden bahsederken bence söylenmesi gereken iki bölüm var. Birincisi, John Wick filmine yavru köpek alarak yapılan gönderme ki bu deneyim Duncan için pek de iyi sonuçlanmıyor. 🙂 İkincisi de, organizasyon merkezinde, günler süren işkenceden sonra kaçarken tünellerde ki aksiyon sahneleriydi. Çok başarılı çekilmiş dar alan dövüş sahneleri vardı. Gerçekten çok sevdim. Filmde ki hava kimi zaman oldukça kasvetli olurken, birden olaylar absürt ve o derce renkli hal alabiliyor. İyi kaynaklarla çekilmiş 🙂 sex sahneleri de var. Her türlü imkan kullanılmış. Az biraz da araya serpiştirilmiş dram da olunca seyir zevki yüksek bir film olmuş.
Son olarak belirtmek gerekirse ben filmin devamının da geleceğini düşünüyorum. Beklentimin üzerinde ki bu Netflix filmi için değerlendirmem 7/10.