Herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Göremeyiz çünkü zihnimiz bize kötü oyunlar oynadığını sanarız, ön yargılı olmanın kölesi olmuş çıkmışız, dinlemeden sorgularız, anlamadan hareket ederiz. Ne için mutlu olmak için mi gerçekler için mi?
Nitekim mutlu bir yaşama kavuşmak hiç kolay değildir. Çok zorlu yoldan geçmelisin, şu hayatta acı çekmeden asla mutlu olamazsın, yaşayacaklarından da kaçamayacağımız gibi dimdik karşılamalıyız. Yoldan geçmeliyiz artık. İnsan bir kere yoldan saparsa, ona kavuşmaya ne kadar istekli olursa olsun ondan o kadar uzak kalır.
Başkalarının örnekleri yüzünden ölürüz, sağlıklı olmalıyız ki başka insanların kurbanı olmalıyım, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım. İnsani durumlar, çoğunluğun daha iyi şeyleri tercih edeceği kadar iyi işlemiyor.
Bu yüzden her şeyi iyiye yormakta yorar insanı, çünkü gerçekte her şey güzelden ibaret değildir. Buna biz karar verebiliriz. Ruh için neyin iyi olduğunu ruhun kendisi bulsun. Görünüşte iyi olanı değil sağlam, doğru ve kendi saklı bünyesinde daha güzel olanı arayalım. Onu bulup çıkaralım. Hayatın içindeki güzelliği görmeye bakalım.
Nesnelerin doğasına uyum sağlayalım, doğayı sevip hissedelim tenindeki dokuyu. Sevin, sevmeyin, yapın veya yapmayın ama başlayın. Hayatın yüzüne bakın, hayat çoktan yüzümüzde çizgiler oluşturmaya başladı, ona şans verelim. Hiçbir şeye ilgisiz kalmayın, ilgilenin, armağanları hissedin ve kıymetini bilin. Sabredin ve güzellikleri görün, dinç ve güçlü olun, hayat size çok güzel şans verecektir.