Tarihler 1 Ocak 2020’yi gösteriyor. Artık yeni yıla girmiş bulunuyorduk. Heyecanlıydık; yeni bir yıl, yeni umutlar.
Futbolda da durum farklı değildi. 6 sene sonra şampiyonluk isteyen Fenerbahçe. Üst üste 3 sene şampiyon olmak isteyen Galatasaray. Şenol Güneş dönemini arayan Beşiktaş. Yeni bir yapılanmaya gidip zirveyi zorlayan Trabzonspor. Şampiyonluğu geçen sene son haftalarda kaybeden Başakşehir ve tüm otoriteleri şaşkına çeviren Sivasspor ve Alanyaspor bulunuyordu yarışta. Belliydi bu sene bu yarış çok ama çok zorlu geçecekti. Her hafta farklı bir heyecanla ekranın karşısına geçiyor, gözümüzü kırpmadan takip ediyorduk olanları.
Bu heyecanımıza hiçbir şey engel olamaz diye düşünüyorduk. Ta ki Mart ayı girene kadar. Mart ayı gelmiş; Çin’de ortaya çıkan Coronavirüs(COVID-19) Avrupa’ya kadar girmiş, ligler birer birer erteleniyor, futbol durma noktasına doğru gidiyordu. Bizde durum farklıydı. Virüs daha ülkeye gelmemiş hayat aynı şekil devam ediyordu. TFF gözünü UEFA ve Avrupa Futbol Federasyonlarına dikmişti. Onlardan çıkacak haberlere göre durum netlik kazanacaktı. Avrupa’dan önce seyircisiz oynama daha sonra erteleme kararları geliyor TFF ise seyircisiz oynanabilir kararı üzerinde diretiyordu. Futbolcular isyan ediyor.’ Bizim de ailemiz var, maçlara çıkmıyoruz diyordu. Bu süreçte UEFA Euro 2020′ yi 2021’e ertelemiş, tüm takvimler şaşmıştı.
TFF bunun üzerine yapılan toplantıda futbolcuların kararlarına saygı duyup ligleri ertelemiş ve o pür dikkat izlediğimiz şampiyonluk yarışına belli bir süre mola vermiştik.
Futbolsuz ne yapacağız bunu kimse bilmiyor. Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülke olarak nelerle uğraşacağız neler yapacağız bilmiyoruz. İlk başlarda ciddiye almadığımız bu virüs hayatımızı çok kötü etkiliyor. Eminim ki en başta hiç kimse bu kadarını beklemiyordu. ‘Gelip geçer’, ‘Bize bir şey olmaz’ diyorduk. Ama öyle olmadı maalesef, bundan sonra bize her şeyi zaman gösterecek. Tek dileğim sadece futbol konuştuğumuz o günlere geri dönmek.