Değişim Benim

Değişim Benim

Değişim Benim

Dil kişiye derisi kadar değil, giysisi kadar yakındır diyen yazar Dağın Öteki Yüzü romanında ben anlatıcıya dönüşen dilinde günümüz kuşağına ulaşmak amacındadır. Belgelere dayandığı ve yazınsal metinlerden alıntı yaptığı bu romanı Türk edebiyat tarihi içerisinde farklı yazım tekniği ile hikâye ve roman arası bir metin gibidir.

Yazar okuruyla uzun soluklu, usul usul bir ilişki kurmaya çalışmış bunu gösterişten ve gürültüden hoşlanmayan kişiliğiyle özdeşleştirmiştir. Türkiye’nin özgün kimi seslerini ve ayrımların arasındaki kesişme noktalarını bu romanıyla yazıya taşımıştır. Gerçekle kurmaca tarihle biyografinin yan yana olduğu bu eser çağdaş Türk romanına gerek biçim gerekse tema açısından yenilik getirmiştir.

Romanın öyküsü anlatıcının aile tarihi üzerinden kurulmuş. Türkiye’nin Osmanlıdan cumhuriyete geçişi üzerine tarihi bir bellek gibidir. Tarihin değişken olduğunu, duygu ve anlayış değiştikçe tarihe ait olanında belleklerde değişime uğradığını göstermiştir. Yazarın içtenlikle anlattığı gerçek ve kurmaca dizge okuru tarihi belleğini sorgulamaya hem de okuma tadı açısından olayın içine sokmaya çalışmış bunda da oldukça başarılı olmuştur. Dikkat çeken bir hususta yazarın mesleği olan eczacılığın romanın içerisinde hissedilmesidir. Farklı meslek gruplarında edebiyata eser kazandıran Cemil Kavukçu Oğuz ataya gibi yazarların eserlerinde sözcüklerinin arasına gizlenmiş mesleklerinin izleri vardır.

Kitabın adı, roman kişileri içinde, Cumhuriyet içinde dağın öteki yüzünde, zirveden inişin tüm acıları ve sonunu anlatmaktadır.

Yazgı nedir ki, kişinin içine doğduğu tarihselliğin sınırlarından başka….diyerek tarihle yazgı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan yazar kitabın sonunda kaderini kabullenmektedir.

Erendiz Atasu’nun bir kadın yazar kimliğinin yanında feminist olması bu romanda fazla hissedilmemektedir. Romanın içerisinde savaşın yarattığı anaerkil aile yaşantısının onun feminist kişiliği üzerinde etken olduğunu anlıyoruz sadece. Romanın en ilginç noktalarından birisi yer yer yaptığı sosyolojik çözümlemeler. Bunlar okuru da sorgulamaya düşünmeye itmektedir.

   ….Karalahana kokan ahşap evlere ne oldu. Sorusuyla toplumsal değişime ait yaptığı çözümlemeler gerçekten çok diikatçekici.kitapta dikkat çekici bir diğer bölümde Atatürk’ün roman karakteri olarak anlatıldığı kısımlar olsa gerek.. Atatürkçü kimliği ile tanınan yazar Atatürk’ü hem lider kişili hem de insani yönüyle okuyucunun karşısına oturtmuş.

Atasü ile birlikte okur çağdaş Türk kadınının dirilişine tanık olmaktadır. Kocaman dünyaya umutla sarılan bir kuşağın hayal kırıklıkları mucizeleri umutsuzları dağın öteki yüzünden bize haykırmaktadır sanki. Dağın eteklerine doğru düşen çığlıklara ses olmakta ama diğer bir taraftan da zirveye tekrar çıkabilme umudunu yeşertmektedir. Zaman asla döngüyü kapatmaz. Zaman sarmallarla akar. Değişim benim… Diyerek bu halkın kendini tekrar dağın zirvesine çıkaracağına olan inancını her şeye rağmen okuruna ulaştırır. Bu inancın bir kadın kimliğiyle okura ulaşması romana farklı bir anlam yüklemektedir. Değişen bir şey yok mu,?

Değişen… Değişim benim her şeye rağmen benim

DAĞIN ÖTEKİ YÜZÜ Erendiz Atasü 1996 Orhan Kemal Roman Ödülü can yayınları

Havanur-Susoy-Taflan
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İnsanlık ve Tükenme
Sonraki
COVID-19

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.