Kırık bir klavyeyle başladım yazmaya. Kulağımda çınlanan o müzik sesiyle. Ne yazdığımı dahi bilmeden. ‘’Bak’’ diyordu.
‘’Hayaller içinde gün görmeye bak
Saklı kalan güne can vermeye bak
Parıldayıp duran insanlara bak
Kendi düşlerine düşmanlara bak…’’
Beynime giden ses dalgalarıyla irkildim bir an. Yazdıklarıma baktım, boktan hayatın boktan kurallarıyla doluydu. Klavyede ki tuşu adeta parçalarmışçasına basarak yazdıklarımı sildim. Ben boktan hayat kurallarına uyan bir insan değilim. Çünkü ben Tolstoy’un hikayelerinden hayatın anlamını arayan, Hakan Günday’ın Kinyas ve Kayrasından yaşamayı amaçlayan bir insan olarak…