Son günlerde kadın sporcularımızın elde ettiği başarılar göğsümüzü kabartmaya devam ediyor.
Voleybol,Basketbol derken son olarak da bayan atletlerimiz, bizlere alışık olmadığımız güzel duyguları hissettirdiler. A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızdan sonra, A Milli Kadın Basketbol takımı’mızın da olimpiyat vizesini alması, bu sene avrupa ve ligdeki bayan basketbol takımlarımızın başarıları, Kadınlar 8’li Finali’nin İstanbul’da gerçekleşmesi, her ne kadar GS ve FB’den final beklentilerimiz gerçekleşmese de bayan basketbolu adına dolu dolu bir yıl geçirmemizi sağladı, hatta 2012 Olimpiyatları sayesinde daha da dolacak diyebiliriz şimdiden.Tüm bu olumlu gelişmeler bir kez daha bayan basketbolunu konuşulur hale getirdi, genel olarak erkek futbolu dışındaki tüm spor branşlarının azınlık sayıldığı güzel yurdumda, ben de bayan basketbolu üzerine konuşmak üzere yola çıkmıştım bugün aslında.
Ancak yazımın tam bu noktasında 1988 yılında yapılan Micheal Jordan ve Dominique Wilkins (Kaynak : http://www.basketbolhaberi.com/videodetay-109-nba-slam-dunk-contest-1988-michael-jordan-vs-dominique-wilkins.html) arasındaki smaç yarışması finalini izleyince yazımın ekseni de tamamen başlangıçtaki düşüncemden kaymış oldu.Genelde erkek egemen ortamlarda popülaritesi hiç azalmadan tartışılan bir konuyu irdelemeye karar verdim. Sizce bayan basketbolunu izlemek mi daha keyiflidir? Yoksa erkek basketbolunu mu? Erkek voleybolunu izlemek mi daha zevk vericidir? Bayan voleybolunu izlemek mi? (Şimdi kimileri plaj voleyboluna neden girmiyorsun diyecek evet o konuya girmiyorum) Peki aynı soruyu tenis için sorabiliyor muyuz? Bayan tenisi ve erkek tenisi arasında da bu kadar keskin bir fark var mı? Ya da bayanlar 5000 metre atletizm koşusu ile erkekler 5000 metre atletizm koşusu arasında bu şekilde bir fark var mı? Sporları kadın erkek sporu, sporcuları kadın ve erkek sporcular diye ayırmak, sınıflandırmak doğru mudur?
Bütün bu soruların cevaplarını vermeden önce genel olarak konuştuğumuz spor kavramını bir açıklayalım, bahsettiğimiz imgeyi netleştirelim, tartışmayı onun üzerine şekillendirelim, böylesi daha sağlıklı olacaktır.Spor nedir? Spor ya da idman önceden belirlenmiş kurallara göre, kişisel veya takım halinde yapılan rekabet amaçlı yarışma ve kişisel eğlence veya mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel aktivitelerdir. Spordaki en önemli etmenler, kişilerin fiziksel kapasiteleri, yetenekleri ve galibiyete olan inançlarıdır.
Spor, kişilerin yaptıkları hareketlerle birlikte, top, hayvan gibi birtakım objelerle yapılan hareketlerin tümünü kapsamaktadır. İskambil oyunları gibi oyunlar ise, yalnızca zihinsel yeteneklere dayanmasına rağmen spor olarak kabul edilmektedir. (Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Spor)
Sporun tanımından sonra bir de taraflarına değinelim, ilk olarak sporcular, antrenörler, hakemler, federasyonlar, sponsorlar, kulüpler ve tabi ki son olarak da seyirciler, taraftarlar. Biz tartışmamızda, referans noktasına seyircileri koyacağız ve yazımızı seyirci gözlüklerini takarak gördüklerimiz üzerinden devam ettireceğiz. Tabi ki burada yine farklı sorular gündeme geliyor, insanlar niye spor yaparlar? Neden spor seyircisi,izleyicisi olurlar ? Neden taraftar, fanatik,holigan olurlar ? Bu soruların cevaplarını da bir dahaki yazılarımıza saklayıp, konudan sapmamaya çalışalım.Her sporun kendine özgü kuralları, dinamikleri ve doğası mevcuttur, bu sebeple gerçekten hepsini birbirinden ayrı değerlendirmek gerekir ancak hepsi de aynı zamanda sporun tanımında geçen fiziksel aktivite, rekabet,eğlence,galibiyete olan inanç gibi unsurları içlerinde barındırır.
Ben bu parametrelere bir de spor estetiğini eklemek istiyorum. Çünkü giriş kısmında sorduğumuz soruların cevaplarının bu anahtar kelimede saklı olduğunu düşünüyorum.Her sporun önceden belirlenmiş kuralları vardır, örneğin basketbol potasının yüksekliği 3,05 metre, çemberinin çapı ise 45 cm dir, üçlük çizgisi de 6,25 metredir (FİBA’ya göre NBA’de farklıdır). Sporun yapılacağı fiziki koşullar bu şekilde olunca o sporun layıkıyla yapılabilmesi için gereken sporcu fiziki özelliklerinin de o spora uygun olması gerekir. Bu yüzden kabaca basketbolcular uzun boyludur, peki bayan basketboluna bir de bu gözle bakarsak, bayan basketbolu bu şartlar altında sporun tüm rekabet,eğlence,mücadele, vs gibi unsurlarını sağlasa da spor estetiği dediğimiz noktada sınıfta kalacaktır. Bakınız Jordan ve Wilkins arasındaki yarışmaya şimdi tam bu noktada bazı okurlarımız, bayan basketbolcular da smaç basabiliyorlar diyecekler belki evet ben de tam bu noktaya değineceğim, konuyu bu noktada daha da özele indirger ve bayan basketbolcu ve erkek basketbolcu smaçlarını birlikte izlersek ne demek istediğimizi anlarız. Tabi ki burada basketbol gibi bir sporu sadece smaç basabilmeye indirgemek çok büyük bir yanılgıdır, her şeyden önce basketbol bir takım sporudur ve fiziksel özelliklerden çok zeka gerektirir, hemen akıllara gelen klasikleşmiş bir iyi bir smaç mı iyi bir asist mi sizi daha çok keyiflendirir sorusuna ise başka bir yazımda değineceğim.
Spor estetiği kavramını ortaya atmaktaki amacımız sporların bir de bu gözle değerlendirilebileceğini dile getirmektir. Bayan basketbolcular smaca giderken sanki yel değirmenleri ile savaşa giden don kişot gibi değiller mi? Ya da boyu yetişmediği halde masaya uzanıp üzerindekileri almaya çalışan bir çocuk gibi? Bayan basketbolu basketbol sporunun doğasından kaynaklı fiziksel gereksinimlerinden ötürü erkek basketboluna göre bir adım geride kalacaktır, belki ileride bayanlar fiziklerini aşırı geliştirip bu farkı azaltabilirler ama o zaman da o bayanlar biraz daha erkek gibi olmayacaklar mı?Spor estetiği açısından konunun tersi sayılabilecek bir örnek de erkek voleyboludur, siz de erkek voleybolunu izlerken sanki saha 2 beden küçük gelmiş gibi hissediymusunuz ? Ya topu görebileniniz var mı sanki atış poligonundaymışçasına sadece skorları mı görüyorsunuz ? Burada da erkeklerin fiziksel gücü sporun doğasının gerekliliklerinin çok ötesindedir ve seyirci gözüyle bu sebeple bayan voleybolu daha estetik gelir büyük çoğunluğa… Tenis için bayan ve erkek şeklinde ayrım yapmakta ben çok zorlandım bu noktada erkek ve bayan fiziksel özellikleri tenis sporunun doğasını uygun olduğu ve sporun estetiğini seyir zevkini bozmadığını söyleyebilirim.Spor estetiği konusuna uzmanların da eğilmesi farklı açılardan, farklı görüşlerle konunun irdelenmesi benim çok hoşuma gider, ben biraz araştırdım ancak bu konuda pek de elle tutulur bir şeyler bulamadım.
Kadınlarımız bize kızmasın onların vesilesi ile spestetiği kavramı da tartışmaya açılmış olsun.Bu arada tüm bu tartışma konularını bir tarafa bırakıp, tartışmasız olarak ayakta alkışlayacağımız bize çok büyük bir milli gurur yaşatan başta A Milli Bayan Voleybol Takımımıza, A Milli Bayan Basketbol Takımımıza, Bayanlar 4×400 bayrak yarışlarına katılacak olan bayan atletlerimize ve bizi olimpiyatlarda temsil edecek diğer tüm bay,bayan sporcularımıza çok teşekkür ederek ve 2012 Londra Olimpiyatları’nda başarılarının devamını dileyerek yazımızı tamamlayalım.