Cücük Prens 🌹

Cücük Prens 🌹

Cücük Prens 🌹

   Küçük Prens belkide Çocuk Prens belkide Cücük Prens ama her ne olursa olsun sayın Antoine de Saint-Exupéry’ye huzurlarınızda teşekkürlerimi sunduktan sonra ortaya çıkarmış olduğu eserin sadece az yaşlı bireylere hitap üzere olduğunu düşünmüyorum.

“Çölü güzel kılan, bir yerinde bir kuyu saklıyor olması…” bu alıntıyı kendi eseri üzerine yorumlarsak ki alıntı kitapdan, çöl nekadar çöl olursa olsun çöle ait olmayan birşeylerin yada kişilerin içinde kendisi için saklanmış güzelliklerin olabileceğini ve evet mutlaka içinde varolduğunu benimsememiz ve onlara vereceğimiz değerin çölün tamamına vereceğimiz değerden üstün olması gerektiğini ve bunu benimsememiz gerektiğini yorumlayabiliriz. Yorumlayabilir miyiz? Bilmiyorum.

 Hayat; berbat, yorucu, üzücü, kırılgan, sevimsiz, kokuşmuş, alışagelmiş, eksik, iğrenç, yalnız, ters, saçma, biçimsiz, şansız, boş… , kısa ve kuşlar uçuyor. Değil mi? Yinede kuşlar uçuyor. Bu paragrafı okurken küçücük bir nefes alışı herşeye rağmen bu saydığımız ve uygun gördüğümüz sıfatları şu hayat denen kelimeyle yan yana getirsek bile hayat devam ediyor ve hayat kısa.

  Evet hayat kısa, 

“-Senin gülünü bu denli önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır.-Gülüm için harcamış olduğum zamandır… dedi Küçük Prens unutmamak için.-İnsanlar bu gerçeği unuttular, dedi tilki. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeyden her zaman sorumlu oluyorsun. Gülünden sorumlusun…-Gülümden sorumluyum… diye yineledi Küçük Prens unutmamak için.”

Zamanını harcadığın ve bağ kurduğun herşeyden her zaman somrulusun, sorumluyuz. Bu denli kısalığın içinde tilkininde dediği gibi sorumluluğumuzu unutmamamız lazım. Beşeriz şaşıyoruz başımıza gelen herşeyden bir etkisi var unuttuklarımızın ve hatırladıklarımızın. Hatırlamalıyız ama neyi? Bağ kurduğumuz her şeyi ve her şeyin her şeyini. 

Bugüne kadar bir çok bağ kurduk. Kurmaya devam ediyoruz belkide artık kuramadığımız bağlar var, ne olursa olsun bağlarımızdaki güzellikleri bulup sahip çıkmamız lazım. Küçük Prensin gülünü kavanozda sakladığı gibi. Saklarkende gülünüzü havasız bırakmayın ne olursunuz. Nasıl saklamak gerektiğimizi de bilmemiz lazım. Tıpkı Antoine de Saint-Exupéry’yin eserini büyüyüp büyük kalanlardan, yaşı çok olanlardan sakladığı ve her zaman az ve içindeki kişinin yaşını az tutmuşlara deryalar sunduğu bu eser gibi. 

Bu eseri okuyunuz, okutunuz. Sadece bunu değil,  ama sadece okuyunuz ve okutunuz. Lütfen. 

Azı çok gördüğünüz günlere, sağlıcakla.

Ayd1n
"Söz uçar, yazı kalır." Derler ya hani. İşte bunu vakti zamanında söyleyenler şuan ki anladığımız anlamın tersini ifade etmek için söylemişler. Bunu bu biçimde düşündüğüm zaman hüsran ve kandırılmış duyguları içerisinde olmam gerektiğini düşünüyorum. Öyle miyim peki? Zaten öyleyim :)
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Karşılıksız Sevgi!
Sonraki
Ölmek?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.