Bir gülüşe yenik düşmek. Çok kez yapmışızdır bunu. Gülüşünü gördüğünüz an ısınır içiniz. İçinizde kelebekler uçar, hatta aşırı heyecandan organlarınız yer değiştiriyormuş gibi hissedersiniz. O yanınızda olmadığı her saniye özlersiniz. Özleminiz giderek artar. Bazen elinizden hiçbir şey gelmez ki bu ; çok acı olabilir. Bazen… Gerçekten çok çok üzücü olabiliyor. Özlemek. Bu duygu öyle değişik bir duygu ki. Bazen kıymetini anlıyorsun, olmadığı anlarda ne yapacağım diye düşünüyorsun. Bazense sadece özlüyorsun. Sesini , konuşma tarzını , gözlerindeki kahveliği , gözlerinin derinliklerinde bi’ yerde kendini görmeyi , kokusunu. En çok da kokusunu… Yüzüne dokunabilmeyi , elini tutabilmeyi ve hatta doya doya sarılabilmeyi. Ve en acısı da o sarılışının son olduğundan habersizsin. Ne acı değil mi ? Son kez sarılmışsın , son kez elini tutmuşsun ve son kez öpmüşsün. Gözlerin gözlerine son kez değmiş , ama sen… Bilememişsin kıymetini. Olmamış. Doyamamışsın ona , ama elinden gelebilecek herhangi bir şey de yok. Kalakalıyorsun öylece. Kendinle , yaralı kalbinle , taze acınla , özleminle… Biliyorsun yapılacak hiçbir şey yok. Olmayacak da. Sonra… Cemal Süreya’nın dediği gibi ; alışacaksın onu yalnızca düşlerde okşamaya. Tabii bunun verdiği mutluluk da az olmayacak ki… Her gece “Acaba gelecek mi ?” diye bekleyeceksin. Bazı sabahlar mutlu uyanacaksın , bazı sabahlar ise umutsuz…Hayat işte .
Son Kez
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
1 Yorum
Beğenilenler