Half-Life, 1998 yılında piyasaya sürülen bir efsane. Neden efsane olduğunu yazının ilerleyen bölümlerinde açıklayacağım.
Öncelikle oyun senaryosundan ve ana karakterimizden bahsedelim. Half-Life’ta bir teorik fizikçiyi canlandırıyoruz. Teorik fizikçimizin adı Gordon Freeman. Freeman MIT’den mezun olmuştur. Black Mesa adlı bir araştırma merkezinde çalışmaktadır. Bir gün, yapılacak bir deney için Freeman geç kalır. Apar topar zırhını giyer; görev yerine gider. Kristali makineye iter ve olaylar gelişir.
Oyunda yanlış giden bir deney sonucu uzaydan gelen yaratıklarla mücadele ediyoruz. Oyunun bir efsane, kült olmasının sebebi ise zamanının teknolojisine göre çok ileri bir oyun olması. Oyunda cutscene dediğimiz ara videolar neredeyse hiç kullanılmamış. Her şey birinci şahıs görünümünden işliyor.
Oyuna eklenen puzzlelar oldukça zorlayıcı. Örneğin bir bölümde 3 başlı bir yaratıkla savaşıyorsunuz; yaratık sese duyarlı ve sizi anında öldürüyor. Yaratığı yok etmek için kırk takla atıyorsunuz diyebilirim. Ayrıca oyundaki karakterimizin konuşmuyor oluşu oyunu sizin özelleştirebilmenize imkân tanıyor.
Elliden fazla yılın oyunu ödülü alan Half-Life; En çok satan birinci şahıs oyunu olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştir. Half-Life için üç farklı ek paket çıkarılmıştır. Opposing Force’da Black Mesa’ya gelen askerî birlikten bir yüzbaşıyı canlandırıyoruz. Blue Shift’te ise bir güvenlik görevlisini; Decay’de ise deneyin yapımcılarından iki kadın karakteri canlandırıyoruz.
2019 yılında hâlâ oynanan bir oyun olan Half-Life; her oyuncunun mutlaka oynaması gereken bir oyun.
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler: