İnsanı, diğer bilumum yaratıklardan ayıran en temel fark ve üstünlük akıl, irade, fikir ve düşüncedir.
İnsana bir lütuf olarak verilen aklı kullanmak, bu vesileyle üretmek, geliştirmek şahsına, ailesine ve topluma yarar sağlamak her birey için kaçınılmaz bir ödevdir. İnsan bir gaye için vardır bu gaye için çabalamalıdır. Varlığının gayesini bulmak ise düşünmek ile mümkündür.
Kişi doğası gereği düşünür, aklını kullanır ve fikir yürütür. Mamafih karşılatığı olay, durum, eylem, düşünce fikir vb olgulara aklı ve düşünce yapısı nispetinde yorum, olumlu veya olumsuz eleştiri yapar. Düşünce ve fikrî açıdan her insan özgürdür ne de olsa.
Ancak şu ince noktayı ise azami dikkatle ele almak gerekir: İlmî, fikrî ve ideolojik yönden bir eleştiri söz konusu ise nasıl bir tutum sergilenmelidir? İşte bu noktada eleştirenin asgari olarak eleştirilen şahsın seviyesinde bilgi ve donanıma sahip olması gerekir. Buradan düşünce özgürlüğünün yok sayıldığı, büyük fikir savunucularının ve önde gelen şahsiyetlerin hiçbir şekilde eleştirilemez olduğu mânâsı da çıkmamalıdır.
Fikir ürermekten, bilgi ve bilimden son derece uzaklaştığımız bu zamanda gerçek manada okumaya, düşünmeye ve hatta eleştirmeye çok ihtiyacımız var.
İnsan olmak bunu gerektirir.