Varoluşçuluk hakkında şimdiye kadar birçok tanım yapılmıştır. Hamelin’e göre bunaltı, Lukacs’a göre idealizm, Mounier’ye göre umutsuzluk, Foulqué’ye göre saçmalık felsefesidir. Varoluşçuluğun babası sayılan Sartre’a göre ise; “Varoluşçuluk deyince insanın yaşamasına yol veren ve her gerçeğin, her eylemin bir çevreyi, bir insancıl öznelliği kucakladığını gösteren öğreti anlıyoruz.”
Varoluşçuluk deyince ilk akla gelenlerden biri yalnızlık, bunalım, kendini soyutlama, yabancılaşma gibi kavramlar akla gelmektedir. Oysa Sartre bu konu hakkında, varoluşçuluğun eylemi, sorumluluğu getirdiğini söyler. Bu kavramlara gelmeden önce varoluşçuluğun şu aşamasını bilmeliyiz. Varoluşçuluk der ki: “Varoluş, özden önce gelir.” Peki ne demektir bu?
Kısa bir örnekle açıklamaya çalışayım. Bir usta var ve bu ustanın bir masa yapacağını düşünün. Usta masayı yapmadan önce masanın kendisini (özünü) bilir, kafasında vardır bu masa. Daha sonra onu var eder (varoluşçuluk). Bu örnekte öz varoluştan önce gelmektedir. Fakat Sartre yalnızca insanda bu tam tersidir, yani varoluş özden önce gelir. Nasıl mı? Şöyle: “Dünyaya atılarak, acı çekerek savaşarak kendini belirler.”
Varoluşçuluğa gelen eleştiriler, Marksçılar eylemsizlik ve öznelcilikle, Katolikler ise kötümserlik ve bireycilikle suçluyordu. Sartre bu eleştirilere karşılık vermeye çalışmıştır. Varoluşçuluğun ilk adımı sorumluluktur. Her insanın varlığını kendi omuzlarına yüklemektir. Ve bu sorumluluk sadece kendine değil herkese karşı olan bir sorumluluktur. Çünkü bireysel edimler bütün insanlığı bağlamaktadır.
İki çeşit varoluşçuluk vardır. Birincisi Hıristiyan varoluşçulardır; Karl Jaspers ve Gabriel Marcel sayılabilir. İkincisi ise Tanrıtanımaz varoluşçulardır; Heideggger Sartre gibi. İki tarafta varoluş özden önce gelir tanımını kabullenmektedir. Fakat burada kafamı karıştıran bir soru var. Verdiğim örnekteki ustayı Tanrı kabul edersek, Tanrının kafasında bir insan tasavvuru, düşüncesi, özü var mıdır? Var ise insanda da öz varoluştan önce gelebilir mi? Tanrıtanımazcılar bu durumda şanslılar çünkü Tanrı kavramı onlar için yoktur. Fakat Hıristiyan varoluşçuların bu konuyu nasıl açıkladıklarını bilemiyorum.
İşin özü, varoluşçuluk insanı eylemsizliğe değil eyleme, bireyciliğe öznelciliğe değil sorumluluk hatta toplumsal sorumluluğa iter. Varoluşçuluk deyince akla can sıkıcı sözler gelmemelidir. Varoluşçuluk insan sorumluluğu hakkında,” Korkak kendini korkak yapar, kahramansa kendini kahraman yapar. Korkak ya da kahraman olmak insanın elindedir. İnsan dünyaya geldiğinde nasılsa öyle kalır diye bir şey yok. İnsan kendi tasarımını kendisi düzenler ve ne isterse o olur” demektedir.
-Mert Kara
.Kaynak: Jean Paul Sartre – Varoluşçuluk