Hepimiz biliyoruz ki kadınlar için beğenilmek önemli bir kavram. Beğenilme isteği arttıkça bu zaman içerisinde bir yarışa dönüşüyor ve o güzellik merkezinden bu güzellik merkezine koşturulup duruluyor. Artık yolda bile rahat yürüyemez hale geldik, gezinirken zorla sizin elinize bir güzellik merkezinin broşürü tutuşturuluyor, sonra sizi güzellik merkezine çekebilmek için ikna etmeye çalışıyorlar. Bir kere inandım ve güzellik merkezinin kapısından içeri girdim. Yüzünde benden fazla miktarda makyaj yapmış olan ve makyajdan yüzü görünmeyen hanfendi başladı benim cildimdeki kusurları bana anlatmaya. Neymiş benim yüzümü bir de reklam yüzü yapıp örnek gösterecekmiş! Yaklaşık on on beş dakika beni ikna etmeye çalıştı, eğer şimdi olursa indirim yapacağız ama daha sonra gelirseniz olmayacak gibi şeyler dedi. Hayatta en hoşlanmadığım şeylerden birisi de metozori yaparak insanlara bir şeyleri kabul ettirmeye çalışmaktır. Ayrıca artık bunu güzellik merkezlerinin yanı sıra çeşitli dil kursları da yapıyor ve siz istemiyorum deyince yüzleri düşüyor ve o eski hallerinden eser kalmıyor. Peki soruyorum size burada samimiyet nerede? Tabi ki samimiyet yok olay sadece ticari. Konu nereden nereye geldi değil mi?
Bir kuaföre gitmeye görün, saçınızdan kaşınıza kadar her şeyinizde bir kusur buluyorlar. Yok efendim ipek kirpik uygulaması, yok efendim kaş kontürü, dudak dolgusu bir sürü şu an aklıma gelmeyen yöntemler. Yüzümüzü ise makyajlı görmeye o kadar alışmışız ki bazen makyaj yapmadığımız zamanlar hele bir de o gün modumuz düşükse kendimize yabancı gibi hissetmemize neden oluyor. Bir kere üniversitede böyle bir durum yaşadım. Her gün okula makyajlı gelen arkadaşımız o gün makyajsız gelince hoca dahil bir çok kişi arkadaşıma hasta olup olmadığını sormuştu.
Bakıma ve makyaja karşı biri tabiki değilim. Saçına, kendine özen göstermek, kendini nasıl iyi hissediyorsan öyle olmak önemli olan. Ama bizler her zamanki gibi kendimizi unutup dışarıya kendimizi beğendirme peşinde koşarsak yine mutsuz oluruz. Bazen öyle insanlar görüyorum ki yüzlerinde mimik yok. Doğallıksa hiç yok. Sanki kadın sadece süs bebeği gibi ortada dolaşan bir canlı. İşte bizlere bunu empoze etmeye çalışıyorlar. Tabi ki yakışanı giymek, özenli olmak ve mutlu hissetmek önemli. Ancak burada önemli bir nüans var. Yaratılan algıyla başa çıkamamak. Geçen gün yine kuaföre gittiğimde çalışan kadın bana kaşın dökülüyorsa üzülmene gerek yok, her şeyin çaresi var dedi, sanki kötü bir hastalığa yakalanmışım gibi. Ben kaşımdan da kendimden de memnunum arkadaş. Bırakın insanların ayarlarıyla oynamayı. Ya sırf bu algı yüzünden bu ülkede bir kadın öldü! Kadına sanki güzel bir biblodan ibaretmiş gibi yaklaşmaktan vazgeçin, kadınlar sizde oradan oraya koşturup bu algılara çanak tutmayın. Konu buradan kadının metalaştırılmasına kadar bile gider de o boyutuna hiç girmeyelim. 2019’da yazdığım bu son yazıda yeni yılda doğal olmanızı, kendinizi olduğunuz gibi sevmenizi, dışarıdan gelen algıları süzgeçten geçirerek seçmenizi tavsiye ediyorum. Unutmayın güzellik sizin içinizde ve içten gülüşlerinizde.