NATO…
Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü…
4 Nisan 1949’da kurulmuş.
Türkiye, NATO’ya 1952’de üye olmuş.
Soğuk Savaş döneminin üst örgütü.
Çift kutuplu dünyanın siyasetlerine göre dizayn edilmiş bir yapılanma.
ABD’nin başını çektiği Batı dünyasının karşısında…
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin (SSCB) başını çektiği Varşova Paktı…
——–*——–
1991 yılında, SSCB’nin dağılması ile birlikte, Varşova Paktının da bir varlık nedeni kalmadı.
Öte yandan…
NATO ise hâlâ varlığını tüm azametiyle sürdürmekte.
SOĞUK SAVAŞ bittiğine göre ve “yenidünya düzeni” başladığına göre, NATO’nun varlığı tartışmalı bir hâle geliyordu.
Komünizm tehlikesi sona ermişti.
Artık…
Küreselleşme ve neo-liberal politikalar, dünyanın yeni strateji araçlarıydı.
——–*——–
Bugün bu üst örgütler, gerçekten de dillendirildiği gibi, “evrensel değerler” için mi, “dünya barışı” için mi, ülkelerin daha iyi bir toplum düzeni içinde var olmaları için mi strateji üretmekte ve faaliyetlerde bulunmakta?
Dünya beşten büyüktür sloganı, göründüğü gibi sadece laftan ibaret kalıyor.
Birleşmiş Milletler ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü gibi devlet üstü organizasyonlar, “yenidünya düzeni” içinde gerçekten de kendilerine biçilen vazifeleri laikiyle ifa etmekteler(!)