Mutluluktan elinizin ayağınıza dolaştığı anlar vardır ya. Uzaklara dalıp acı çekmediğiniz , gökyüzüne bakıp hayal kurarak gülümsediğiniz anlardan bahsediyorum. Gözlerinizi kapattığınızda aklınıza hemen onun geldiği ardından yüzünüzde oluşan gülümseme.. O kadar güzeldir ki o an. Neden böyle hissettiğinizi bilemezsiniz. İçinizin acımadığını bilmek, o ; yokken bile yanınızdaymış hissini veriyor olması, sebepsiz mutluluk verir. Bazen saçmaladığınızı düşünürsünüz. Yok , hayır dersiniz. Dönüp yüreğinize soramazsınız tabii. Kendinize bile söyleyemediğiniz o şey yüreğinizde saklıdır çünkü.
Aklınıza birlikte vakit geçirdiğiniz anlar gelir. Yaşadığınız küçük bir olayı hatırlar, birkaç saatinizi gülerek geçirirsiniz. Küçücük bir olay sizi bu kadar çok mutlu edebiliyorken, onun tamamen yanınızda , sizinle olduğunuzu düşünmek… Bir ömür boyu mutlu etmez mi sizi? Yaşam enerjisi vermez mi ? Veriyordur herhalde, bilemiyorum. Hiç bilemedim ki , bu sorunun cevabını öğrenemedim ki. Sürekli hayal kurup, gülümseyip, düşünmekten başka bir şey yapamadım. Herhangi bir ilerleme kaydedemedim ben. Tabii çok istedim. Ama hayat işte, ne yaparsın? Bazı şeyleri beklemediğin anda karşına çıkarıyor, bazen de çok acı çektirip ; umudunu tam yitirecekken karşına çıkarıyor. Umutsuzluk kelimesini unutturuyor, açılan yaraları sardırıyor. Bu yaraları sardırması da öyle zor olmuyor. Gözlerinin gözlerinizde oluşu, ettiği tebessümün içinde sizin olduğunuzu bilmeniz, paylaştığı şarkıların , sözlerin içinde kendinizi bulduğunuz; mutluluktan gözlerinizin dolduğu o anlar var ya…
İşte böylece sarılıyor yaralarınız. Hücreleriniz mutlulukla birlikte çoğalır ve yenilenirken , kabuk bağlamış yaranız kapanmaya başlıyor. Ve onu gördüğünüz , konuştuğunuz , bakıştığınız her an atan kalbinizi ; vücudunuzun tüm hücrelerinde hissediyorsunuzdur. Kalbiniz deli deli atar ya hani.. Söz de geçiremezsiniz. Mutluluğu yakalamışsınızdır çünkü. Mutluluğunuzu bozabilecek her şeyden kaçınırsınız, ama bilirsiniz de her an bu büyü bozulabilir. Kabuk bağlayan o yaranız, hafiften de olsa kanamaya başlayabilir. İçinizin acımaması için dua edersiniz. Hayatın size bir oyun daha oynamasından korkarsınız. Ama size bir tavsiye : – Korkmayın! Hayattan da , oyunlarından da. Hayat enerjinizi yüksek seviyede tutun, mutluluğu göz ardı etmeyin. Acı denen şey kapının arkasında sizi bekliyor unutmayın… Aniden gelip içinizi kemirmeye başlayabilir. Buna izin vermeyin.. Hayata her daim mutlulukla bakın. Ve , küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenin…