Eğlencenin Ötesinde Bir Dünya: Gerçekçi Oyunlar
Ah, bittiğinde bizi garip duygulara salan oyunlar…
Merhaba teknoloji meraklıları ve teknoloji arayışındakiler,
Hani böyle bilgisayar başında bitirmek için uzun zaman harcadığımız bittiğinde ise klavye, mouse elimizde öylece bakakaldığımız oyunlar vardır. İşte yazımda o oyunların yeni jenerasyon grafik motorları ve oyun motorları ile tanışmış şekillerinden bahsetmek istiyorum. Çoğu rekabetçi anlayışa sahip oyuncu ve vidyo oyunları ile ilgilenmeyen kişi bu tarz oyunların varlığından bile habersizdir. Ancak benim görüşüme göre bu öyle bir eksiktir ki insanın hayatında, düşünün, mükemmel bir senaryoya sahip bir filmde başrol olma şansınız var ve sadece başrol olmakla kalmayıp bir de bunu birebir tecrübe etme fırsatı? Ses, görüntü ve verdiği hareket kabiliyetiyle bu oyunlar sizi, içlerinde barındırdıkları olayların tam ortasına koyuyor. Ayrıca yapımcıların oyun akışına ekledikleri küçük detayların verdiği tat ise paha biçilemez olabiliyor.
Çoğu kişi bilgisayar oyunlarını, düşmanı öldürdüğünüz, belli bir strateji uyguladıktan sonra galip geldiğiniz, bir puana ulaşmak için yarıştığınız, ekranın başında deliye döndüğünüz, bağırdığınız veya mutluluktan koltuktan düştüğünüz bir etkinlik olarak tanımlayacaktır. Ama çoğu bilgisayar oynu içinde çok daha fazla bir derinlik barındırır. Gerek anlattığı hikaye ile gerekse verdiği mesaj ile hayatınızı ve tüm insanlığı sorgulamanıza neden olur bu tip oyunlar.
Gizemi, psikolojiyi, bulmacaları ve zor hayat koşullarının hikayelerini seviyorsanız bu tip oyunlar sizin için birer roman hissi yaşatacaktır.
Burada oluşturacağım listedeki oyunların çoğu bizzat “tattığım”, dikkat edin tatmak kelimesini kullanıyorum çünkü kelimenin tam anlamıyla yaşayacağınız duygu bu, bir kısmı ise arşivimde zamanının gelmesini bekleyen oyunlar. Bu tip oyunlarda vurgulamak istediğim kelime ise “Sanat”. Bu oyunlar artık oyun olma vasfını bir kenara bırakıp oyuncuya bir şeyler anlatma, aktarma ve düşündürme kaygısı ile yanıp tutuşuyor adeta. Ayrıca içinde bir çok kişinin fazlası ile eğlenceli bulabileceği öğeleri de içermekten geri kalmıyor. Eğer dünyadan biraz olsun uzaklaşmak ve karmaşık düşünceler, duygular içerisinde çok farklı bir duygu moduna girmek istiyorsanız kesinlikle vakit ayırmanız gereken bir oyun türü.
Listemde size üç oyundan özellikle bahsetmek istiyorum; Firewatch, Metro 2033 ve That Dragon, Cancer. Bu türe ait diğer oyunlardan seçtiklerimin bir listesini yazımın sonunda bulabilirsiniz.
Ayrıca gerek dil konusunda zorluk yaşayan gerekse oyun oynamayı sevmeyen arkadaşlarım için bu oyunların “gameplay” vidyolarını da sizinle paylaşacağım.
Firewatch
– Yalnızlık ve paranoya hakkında sağır bir hikaye.
Hiç bir dağ tepesinde ruhsal baskılardan uzaklaşmak için gönüllü olduğunuz bir yangın gözetim nöbetinde olmanın nasıl bir duygu olduğunu düşündünüz mü? Her gün yürünecek, tırmanılacak kilometrelerce vardiya yolu ve doğa ile başbaşa geçecek bir yaz. Hikayemizin baş kahramanı işte bu duygular ile bu görev için gönüllü olmuş ve bir nevi inzivaya çekilmiş. Ancak görev yerinde denk geldiği gariplikler ve tamamen yalnız olması gerektiğini düşündüğü bir arazide yalnız olmadığını hissettiren çevre değişiklikleri…
Bu oyunda, oyun boyunca oyunun size vermediği ama sizin iç güdüsel olarak altında ezildiğiniz bir gerginlik duygusu ile çevrenizi keşfetmeye ve olanlara kafa yormaya devam edeceksiniz. Mükemmel seslendirme ve grafik tasarımı ile Firewatch, bitirdikten sonra sizi Google’ın altını üstüne getirmeye itecek ve olanlar hakkında belki de günlerce akıl yürütmeye çalışmanıza neden olacak. Yaklaşık 5 saat boyunca ekrandan gözünüzü ayırmanızı engelleyecek ve başka hiçbir şey düşünmenize izin vermeyecek olan bu oynu kesinlikle oynamanız gerek.
Metro 2033
– Nükleer savaş, armageddon ve insanlığın kendini soktuğu çaresizlik ile kavruluşu, rus yazar Dmitry Glukhovsky’nin kaleminden.
Yıl 2033, Rusya’da yaşayan halk büyük bir nükleer savaşın kurbanı olmuş ve Moskova’nın muhteşem metro sistemine sığınmaktan başka bir çare bulamamışlar. Uzun süre dış dünya ile bağlantıları kopan topluluk zamanla kendi kültürünü, yönetim sistemini ve dini inançlarını ortaya çıkarmış. Yıllar sonra nükleer savaşın kalıntıları az da olsa yok olunca yüzeye çıkmaya çalışıyorlar ve ne ile karşılaşıyorlar? Kendi yarattıkları mutantlar, yaratıklar, fiziksel anomaliler ve “Dark Ones” adını verdikleri üst varlıklar.
Hikayemizin baş kahramanı, çocuk yaşta bu savaştan kurtulmayı başarmış ve şu an 20 yaşında olan “Artyom”. Metro tünelleri arasında gidip gelen hayatlar, yaşam savaşı ve Artyom’u bekleyen büyük gizem. FPS türünde hazırlanmış olan oyunda savaştan sonra yapılmış olan ilginç tasarıma sahip silahları kullanacağız. Para olarak ise savaş öncesi ordu yapımı mermileri kullanacağız ve bu mermileri alışveriş için mi yoksa canımızı kurtarmak için mi kullacağımız konusunda sürekli bir ikilemde olacağız. Hayatta kalmak için korkunun gözlerinin içine bakmanız gerekecek (bknz. Chapter 5: Depository).
Hikaye olarak gerçekten etkileyici bir kurguya ve senaryoya sahip olan Metro 2033 daha bunu ilk sahneden oyuncuya hissettiriyor ve soluksuz bir serüveni başlatıyor. Tercihlerinize göre iki farklı sona götüren Metro 2033, survival ve bilim kurgu sizin alanınız ise kesinlikle kütüphanenizde bulunması gereken defalarca oynayacağız bir oyun.
That Dragon, Cancer
– Hayat hiç adil değil ve hiçbir zaman olmadı da.
Bu oyun hakkında söylenecek aslında çok bir şey yok. Hayata dair belki de en ağır eleştiriyi içinde bulunduruyor, çocuk kanser hastaları. Bir baba, bir anne, bir kardeş ve Joel bebek. Yaptığı metaforlar ile sizin kontrolünüze sunduğu duygu yükü çok ağır olan gidişatı ile bu oyun, ağlamanıza ve hayatı bir kez daha sorgulamanıza neden olacak. Çok fazla söylenecek bir şey yok dediğim gibi sadece oynamanızı, imkanınız yok ise vaktinizi ayırıp izlemenizi istiyorum.
Evet arkadaşlar bu yazımda sizlere oyun sektörüne farklı bir bakış açısı, belki de yeni bir deneyim kazandırmaya çalıştım.
Yorum bırakmayı unutmayın 🙂
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere,
Sağlıcakla kalın..-
MIE