Bu sabah yine çirkin bir haberle uyandım. Aslında olay günü duyup içim kavrulmuştu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmemişti, sanki o kaynar suyu içmiş gibi oldum. İçim öyle paramparça olmuştu. Binlerce kadın cinayetleriyle, kadına şiddetleri izleye izleye 18 yaşıma geldim. Ama hiçbiri bu denli yakmamıştı içimi. Çünkü görüntüleri görmüştüm, belkide bundan mütevellit bu kadar etkilenmiştim. Keşke silahla öldürselerdi diyen bir annenin ferdaydını duydum küçük yaşta. Annecim ne olur ölme diyen 10 yaşındaki kızı duydum. Ben ölmek istemiyorum diyen annenin feryatlarını duydum. Gizli sapığım var, korkuyorum diyen ve yaşıtım olan Helin’in çığlıklarına kayıtsız kaldıklarını duyup, gördüm. Belkide biz kadınların en büyük hatasıydı erkekleri kendimizden büyük görmemiz. Gücümüz onlara yetmezmiş gibi hissettik hep. Çünkü yüzyıllardır bu hep böyle süre geldi. Erkek gücü var kızım sende dediler bizlere. Erkeklere karı gibi ağlanır mı olum denildi. Hadi oğlum göster amcalara pipini denildi. Biz adet gördüğümüz zaman bunu sanki çok büyük bir ayıp gibi sakladık. Aksine anneliğe atılan ilk adımın bu yoldan geçtiğini bilmezmiş gibi.
Cahil ailelerle, sevgisiz büyüyen çocuklarla ya da bunun arkasına sığınarak her türlü pisliği yapan şerefsizleri duydum bu yaşıma kadar. Bu olaylarda unutulacak. Çünkü öylesine normalmiş gibi karşılamaya başladı ki milletimiz, milletimiz derken bile midem bulanıyor. Bugün bir anne toprağa verildi. Bir anneyle beraber 10 yaşındaki çocuğun geleceğini de, çocukluğunu da toprağa verdik. İnsanlığımızı, vicdanımızı verdik toprağa. Korkmadan yürümek vardı şimdi gecenin 2sinde sahil kenarında. Yada tam öğle güneşi altında yürümek vardı özgürce. Hoş kundaktaki bebeklerin ne günahı vardı ya, neyse. Bir kadın olarak büyükçe korkularım oluştu daha gencecik yaşımda. İleride benimde evlatlarım olacak. Onları bu kötülüklerin, ataerkillik dolu kötü yerden nasıl koruyacağım, korkuyorum. Hemde çok. Şimdi bir annenin çığlıkları yankılanıyor kulaklarımda. Küçücük kızının önünde kesilmiş boğazını tutarken ölmek istemiyorum ben diyen annenin çığlıklarından bahsediyorum. Küçük kızın ne olur ölme anne diyen feryatları dinmiyor kulaklarımda. Belkide şuan boşanmak istediği için tehdit edilen kadınlar vardır ha? Evet evet, tam şuan. Belkide bu haberi duyduğu için boşanma isteğini içine gömüp, şiddete maruz kalmaya devam eden kadınlar vardır. Neden olmasın? Sonuçta herkes susuyor ya, göz yumuluyor ya herşeye. Bir yerde gördüğüm şu yazıyla bitirmek istiyorum. “Ülke iyice geriye gidiyor. Umarım bir yerlerde Atatürk’le karşılaşırız.”
24 Ağustos 2019