Komplo kurdular bana evladım. Anlattıklarım silindi kafalardan. Bundan 170 sene evvel köyümüze gavurlar geldi. Çıplak ayaklarla düştük yollara, çocuklarım ve ah o güzel karım.
Ayağına taş değsin istemediğim karım çıplak ayaklarla herkesi arkasında bırakarak kaçtı. Bekle dedim beklemedi. Benim güzel manolyam.
Dağ, taş, çamur derken karım daha fazla dayanamadı ve yollarda öldü. Beş çocukla ortada kalakaldım. Yukar ki köye gittik hep beraber. Karnımız aç
Aaaaççç
Çocuklar parçalarıma yapıştı baba açız aç
Biraz zaman geçti, hala açız ve sonra haber geldi. Gavurlar gitti gelin diye.
Tekrar düştük yollara. Eve döndük. Evde ev yok. Köyde köy.
Her şeyi yakıp yıkmış, öldürmüşler kalanları.
Dostlarımı gömdüm, hayvanlarıma ağladım. Fakat biz hala açtık aç. Buraların soğukları serttir, çetindir. Boyuna gelir kar. Bir rüzgar eser göz bebeklerin titrer. Kış gelmeden karınca misali başladık köyü toparlamaya.
Evlatlarım dedim haydi davranın! Onlar hala aynı “baba açız”
Evin kalıntılarına bakarken bir de ne göreyim! Papates
Çürümüş patatesler!
Bir sürü çürümüş patates!
Altın bulmaktan daha değerliydi belki.
Hemen papatesleri gömdük. 8 derece olması gerekirdi toprağın, cahildik biz ne anlardık dereceden!
O kadar bereketli olmayan topraklar, bu sene hiç olmadığı kadar patates verdi. Bütün köy çıldırdık patates yemekten. Şimdilerin diliyle köyde patates partileri verdik.
Bir insan ancak bu kadar patatese doyardı.
70 sene sonra cumhuriyet ilan edildi.
“Atatürk ülkeyi kurtardılar! ”
dediler.
Bütün ülke aşık olmuştuk bu güzel adama.
Heyya heyyyy
Sonra ben öldüm. büyük oğlum yurt dışına gitti, parayı vurdu. Milyarder oldu. Bütün parasını küçük oğlu yedi. Oğlumu kapıya koydu.
Şimdi mi? Bilmiyorum ki. Ölüyüm oğlum ben.