Yatılıda şehriye çorbası meşhurdu; kurtlu olması bakımından… Şehriye çorbası çıktığı gün herkeste bugün yine aç kalacağız kaygısı hakim olurdu. Zaten hep yarı toktuk ya, neyse… Şehriye çorbaları tadına hiç bakılmadan direkt çöpe dökülürdü. Doğrusu ben şehriye çorbasını her zaman içtim,hiç dökmedim;en sevdiğim çorbaydı çünkü. Şehriye çorbasının içinden çıkan o kıpır kıpır hareketli kurdu gördüğümde dahi içtim çorbamı..İşte o kurtcuğun hikayesi: Kurtçuk çorbadan çıkmış masanın ortasına doğru gitmekte… Herkes birbirine göstermekte kurtçuğu… Masa başına toplananlardan biri der. Mustafa G. müdür yardımcısıdır. Şehriye çorbasından kurt çıktığını hiçbir zaman kabul etmemektedir. Gördüğünü söyleyen yanılıyordur, göz aldanması olmalı mutlaka, şehriyedir onlar… Mustafa hoca geldi,masada çifte telli oynayan kurtçuğa baktı.
Öğrenciler: Hocam bakın işte kurt
Mustafa G: Şehriye tanesi oğlum o kurt değil.
Öğrenciler: Hocam bakın hareket ediyor, yürüyor.
Mustafa G: Yürümüyor duruyor o…
O sıralar ben miyoptum. Ama miyop halimle bile o ana kadar hiç hareket eden şehriye görmemiştim. Diyecek bir şey yok. Hoca gider. Arkadaşlar kendi aralarında konuşmaya başlar -Nasıl görmüyor ya… Kurt resmen masada halay çekiyor! Çorbadan sağ çıkabilen bir kurt bu; ambardakileri artık siz düşünün.’Şehriye sayısından çok kurt vardır ambarda’. Aslında şehriyelerin kurtlanması bişey değil. Şehriyeden çıkan kurt değil benim midemi bulandıran… Başka şeylerde kurtlanmıştır yatılıda…