Kadınları anlamak çok zor. Anlamaya çalışmak duble zor. Anlamazdan gelmek de olmuyor. Anlamayı istemek de, anlamanın yarısını bırak onda biri bile etmiyor.Her türlü anlamsız yani şu kadın mevzuları. (Ben kadın değil miyim? ツ)
Eski bir filmdir; Gene Wilder’ın “Kırmızılı Kadın”ı… Hani Şener Şen’in oynadığı uyarlama “Aşık Oldum”u… ツ Onları izledikdi nostaljik nostaljik de ordan aklıma geldi konu… Bir araştırma vardı öncelerden; özellikle evli hanımlar, kırmızılı hatunların kocalarını ellerinden rahatlıkla alabileceğini çünkü çok seksi göründüklerini söylemişlerdi.
Şekerim, yanlış biliyorsunuz mevzuyu. Tabii…
Elbisesi, gömleği, ayakkabısı kırmızı olsa ne olur; beyaz olsa söz olur, siyah olsa toz olur! Nedir yani? İçi ‘kırmızı’ olmasın yeter. Şeytanlık barındırıyorsa kalbi, elde etmeyi kar sanıyorsa küçük beyni, fesat ise zihniyeti, bozuk ise tineti, kötüyse niyeti, ne kırmızıya ihtiyacı vardır o kadının ne de elbiseye… Tabii… Kafa başka türlü çalışır zaten o’nda. Mor da giyer, sarı da giyer, lacivert de giyer, yine de yapacağını yapar.
‘Kırmızı giyme tanırlar, seni yollu sanırlar’ mı diyorsun yani kadınlara utanmadan arlanmadan? Hem bu ‘yollu’ ne demek Allahınsen? Yolcu’nun yanlış yola gireni mi ola?
De git, asfalyalarımı attırma hiç yoktan! Ne saçma, ne gereksiz, ne manasız, ne salak sepelek bir şeydir ‘kırmızılı kadın’ mevzusu?
Anacım kafaya bakacaksın, içindeki (var ise) beyinle alakalı bir hadise bu. Zati yüzüne yansır ya insanın içinin güzelliği ya da çirkinliği. Az çok belli eder kendini -tu kaka- insan. Konuşmasına, oturup kalkmasına, ne deyip demediğine, ne halt yiyip yemediğine bakacaksın. Dışı kırmızı olmuş, mavi olmuş fark etmez. Yüzü kızarıyor mu, sen ondan haber ver?!
Kadınlar, hem kendileri için hemi de cinsleri için giyinirler şekerim. İki kere iki dört! Erkekler için falan giyinip süslenmezler. Ha, onlara da beğendirecek illaki kendini ama öncelikle diğer hanımların kıskanç ve çatlak bakışlarını görmek isterler.
Bi’kere kadının en büyük düşmanı yine kadındır, bu da böyle biline! Yahu, bilip bilmeden sırf kıskandı diye kadınceğizi yerden yere vurup etmediğini bırakmayanı yok mu? Var!
Sırf kendisinden daha güzel diye (ki güzellik görecelidir biliyosun?) etmediğini ardına komayanı yok mu? Var!
Sırf kendisi yapamıyor diye, hemcinsinin yapabildiklerini kıskanıp onu bunu çekip, bi’ güzel çekiştireni yok mu? Var!
Kendi zamanında neler çektiğini unutup, kızını gelinini yeğenini ellere kurban edeni yok mu? Var!
Kendi kız evladı olduğunu ve bir gün genç bir kadın olacağını unutup; başkasının kızı / karısı hakkında abuk sabuk, ileri geri, sağa sola konuşanı yok mu? Var!
İvit… Laf ola, beri gele hakkat yani. Nedir bu kırmızılı kadınların çektiği anacım?
Bi’kere kırmızılı kadın cesurdur, dimdik durur tüm haksızlıklara ve güçlüklere karşı, öz güveni tamdır, erkekten daha metanetlidir her konuda, çekicidir çünkü zekidir, akıllıdır, özeldir! Anladın sen onu?!
Kadın, diğer kadınlara nasıl davranmalı, ne yapmalı ya da yapmamalı?
Bi’kere kadın kendini eğitecek ki önce, kızını / oğlunu / torununu / öğrencisini / vs. ona göre doğru bir şekilde yetiştirebilsin. Daha aile içinde başlıyor saçmalık zaten. Kayınvalidesi, görümcesi, ebesi, ninesi birbirine kötü davranıyorsa; dışarıdaki kadına iyi davranmasını nasıl bekleriz tabii?!
Bak ne olacak:
Kayınvalide gelinine, elti-görümce birbirine, anne kızına, kız kardeşler birbirine, eş-dost-arkadaş birbirine haset ve nefretle bakmayacak. Tam tersi onu haksızlıklardan korumanın aslında hemcinsi olarak kendi haklarını koruduğunun bilincinde olarak, karşı cinse ezdirmeyecek.
‘Gelin’ insanı kadıncağızın itip kakacağı, ‘damızlık’ niyetine kullanacağı, hizmetkar yapacağı bir ‘insan’ olmadığının farkında ve vicdanında olacak kayın-valide!
Öz kızına ‘satılık mal’ muamelesi yaptırmayacak ‘anne’ vasfına layık olmayan kadın! Sesini çıkaracak her şeye rağmen!
Oğlunun kaç genç kalbin ahını aldığıyla, sözde çapkınlıklarıyla övünmeyecek annesi olacak kadın!
Kendi hemcinsinin kim olursa olsun eğlenilecek / evlenilecek diye kategorize edilmesine göz yummayacak ‘kadın müsveddesi’ kadıncık!
Bir meta veya obje gibi görülmesine kendisinin de yardım ettiğinin farkında olacak ve kadın olmaktan önce ‘insan’ olduğunun ayırdına varabilecek.
Karşı cinsin nefsini değil, kendi ruhunu doyurmaya çabalayacak ve bunun için kendini geliştirmeye uğraşacak kadın dediğin.
‘Doğurmak’ gibi mucizevi bir özelliğe sahip olduğu kadın olmakla gurur duyacağına; hemcinslerine lakaplar, etiketler yakıştırmayacak ‘erkek’ nesli gibi utanmadan!
Kendi gibi olmayan, kendisiyle aynı düşünmeyen, aynı giyinmeyen, aynı yaşamayan hemcinsine hakaret etmeyecek. Önce kadın kadına ‘insan’ olarak saygı gösterecek ki sonra erkeklerden bekleyebilsin aynı saygıyı!
‘Feminizm’ diye bağırınacağına ‘Hayatbizim’ diye haykıracak. Kendi bedeni, kariyeri, eğitimi, evliliği, kısaca kendi hayatı hakkında söz sahibi kişinin ‘insan’ olarak sadece ve sadece kendisi olduğunu bilecek ve bilmeyenlere bildirecek.
Önce kadın eğitecek kendini! Sonra da o eğitimi, hem kendi cinsine hem de erkek cinsine verecek! Yoksa sadece ‘erkek’ olduğunu sanan ve öylece etrafta dolanan insan müsveddelerine ‘akıllı, vicdanlı, saygılı olun artık ulen’ demekle bir yere varamayız!
Kadınlar olarak el ele verip birbirimizin kusurlarını değil, güzelliklerini görmeye başlamalıyız. Ve geriye değil, ileriye adımlar atmalıyız. Bunu engellemeye çalışanlara ‘feminist’ olarak değil, sadece ‘insan’ olarak karşı çıkmalıyız. Ki; önce “feminizm” nedir onun bilincine varmalıyız. Önce kendimize sonra da yanımızdaki, yöremizdeki, karşımızdaki, etrafımızdaki ve hatta tanımadığımız ötedeki kadınlara da saygı gösterebilmeyi öğrenip, öğreteceğiz!
Yeter artık!!!Kadınlar olarak aklımızı başımıza alacağız. Allah beyin vermiş, çalıştıracağız.
Kadın – erkek – çocuk olarak değil, öncelikle ‘insan’ olarak haklarımızı bilip ona göre davranacağız.
Gerçek hayat ya da sanal hayat fark etmeksizin, kadın olmaktan evvel “insan” olacağız ki; diğer insanlara kadınlığın haklı gururunu savunabilelim.
Biliyorsundur, illaki ailende veya çevrende görüyorsundur; kadın hemcinslerinden daha çok kadınları savunan, seven, değer veren, “güzel insan” olan erkekleri. Ne güzeller değil mi? Senin onlardan eksiğin değil fazlan var. Hemcinssin ülen işte. Neyin kıskançlığını, neyin hesabını yapıyorsun da aşağılıyorsun güzelim cinsini. Dur da düşün; bir başka kadın senin için kötü düşünse ve bunu dile getirse hoşuna gider mi? Kadını, erkeği yok bu işin; iyisi kötüsü olan “insan” evladı var.
Nasıl bir kadın iyidir, güzeldir?.. Dur anlatayım;
Öncelikle kendine sevgisi ve saygısı olan insandır. O yüzden herkese de o şekilde davranır. Biriyle herhangi bir anlaşmazlık yaşadığında empati yapıp, gereksiz triplere girmez ve özellikle karşısındaki bir sevdiceği ise, konuyu uzatmadan, kalpler kırılmadan toparlayıcı ve birleştirici modunu takınır. Kin tutmaz, tutturmaz, sevgi ile her şeyin üstesinden gelir.
Herkes gibi olmaya çalışmaz, özgün kişiliğini korur. Kendiyle yarışarak, gelişim sağlamaya çalışır. Başkalarının değil, kendi hayatının nasıl olduğuyla ilgilenir.
Hayata ve güzel insanlara gülümser. Olumlu, ılımlı ve alımlıdır. Çekiciliği zekasından gelir.Çocuk veya yetişkin fark etmeksizin, herkesle iyi bir iletişim kurmaya çalışır. Saygıyı ön planda tutar.
Ev işi, yemek, börek çörek değil; kendini nasıl daha iyi ve mutlu bir insan yapabileceğini öğrenmeye çalışır. Mutlu oldukça da zaten evini, mutfağını, hayatını daha iyi idare edecektir.
Karşılıksız sevgi verir ve aynı şekilde almak ister. Çünkü karşılığını istemediği şeyin aslında istemediği kadar çok şekilde kendine döneceğini bilir.
Erkek cinsine de saygı gösterir ve varsa erkek evladını kadın cinsine saygılı, vicdanlı bir insan olarak yetiştirir.
Güzel kadın; akıllı, zeki kadındır. Kendiyle barışık şekilde fiziğiyle değil, beyniyle var olmaya çalışır. Elbette kendine saygısından ötürü görünüşünü de ihmal etmez.
Aaa… Bunların hepsi iyi ve güzel bir “insan”da bulunması gerekli özellikler değil mi? ツ
Demek ki; iyi ve güzel birer kadın ya da erkek değil, iyi ve güzel insan olmak lazımdır. Gerisi zaten gelir.
Güzel bakarsan, güzel görürsün. Hayat ömrüne, ömrün canına değsin güzel okur.
İklim´in Dora´n