Uzun süredir yazmaya fırsatım olmadı. Fırsattan istifa edip kendimi Büyükada’ya ışınladım, özellikle bu mevsimde çok seviyorum hafiften sonbahar esintisi huzur veriyor insana. Bu sefer tek başıma gitmeye karar verdim. Önce Kadıköy’den feribotla adaya doğru yol aldım. Hem biraz deniz havası almak da işin cabası.
İstanbul’daki adalar içinde en sevdiğim yer Büyükada. Her yeri film karesi gibi, evleri sokakları. Adaya varınca ilk işim bir bisiklet kiralamak oldu sonra adanın eşsiz dokusunu tanımak için kalacağım otele doğru yola koyuldum. Ve odama yerleşip kendimi adanın sokaklarında kaybolmak için sokaklara attım. Her yerde turistler ve resim çekilen insanlar var. Ben de ilk kahvemi alıp aşıklar tepesine doğru yola koyuldum. Hava da hafiften akşam esintisi vardı. Çıkıncaya kadar gerçekten çok zor ama çıkınca sizi muhteşem bir manzara karşılıyor. Sakinliğin tadını çıkarıp kitabımı okumak için bir ağaç altına geçtim. Karşımda deniz manzarası etrafım yeşillik gerçekten huzur verici bir ortam. 1 saat kadar burada kaldıktan sonra kalkmak için harekete geçtim. Fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedim tabii ki. Gece ise bu muhteşem ada esintsinde sahil kenarında kafelerden birisine girip biraz burada bir şeyler yedikten sonra otele doğru geçtim. Dinlenip yarın sabah dinç kalkmam lazımdı. Çünkü öğleden sonraki feribotla karşıya geçicektim. Sabah erken saatlerde güne başladık kahvaltı dan sonra otelden ayrılıp son kez adanın sokaklarında turladım. Sonra ise iskeleye doğru yol aldım… Yeni hikayelerde görüşmek üzere feribotla oradan ayrıldım. Şimdilik hoşçakalın 😊