Ayrılık Kaygısıyla başa çıkmak aslında insan hangi yaşta olursa olsun, hangi konumda bulunursa bulunsun her zaman için oldukça zordur. Birini kaybetmek, birine veda etmek zorunda olmak herkes için bir hayli korkutucudur. Hele ki henüz hayatı yeni anlamlandırmaya başlamış olan çocuklar için, ayrılık kaygısıyla başa çıkmak tümden zor görünmektedir. Çoğu anne ve baba da bu durumdan ciddi endişeler duymaktadır.
Peki, özellikle çocuklarda çok yoğun bir şekilde şahit olduğumuz ayrılık kaygısıyla başa çıkmanın yolları nelerdir? Gelin, hep birlikte bakalım.
Ayrılık kaygısı, diğer adıyla kaygı bozukluğu çocuklarda çoğunlukla anneye aşırı yakın olma halinde görülmektedir. Bu tür çocuklar annelerini birkaç saniye dahi olsa yanlarından ayrılmalarına izin vermemektedir. Başka insanlarla kalmayı reddederler, annelerini onlarından uzaklaştığında öfke nöbetleri ve ağlama krizleri gibi tepkiler verebilirler. Bu tarz çocukların tek istedikleri şey annelerinin kucaklarında kalmaktır. İlk kelimeleri anne olur, her cümlelerinin başına anne derler. Fakat en önemlisi belli bir yaşa geldikten sonra dahi her olayda ‘‘Annemi istiyorum’’ diyerek annelerine olan bağımlılıklarını gösterirler.
Tabi ki bu tarz bağlanmalar ileride belli problemler doğurur. Evet, anne bir çocuk için en önemli kişidir. Fakat çocuk büyüdükçe başta baba olmak üzere diğer aile üyeleriyle de vakit geçiriyor olabilmelidir. Eğer çocuk buna müsaade etmiyorsa çocukta ciddi bir ayrılık kaygısı söz konusu olabilir.
Ayrılık Kaygısının Nedenleri ve Belirtileri
Çoğu insan, çocuğun ayrılık kaygısıyla başa çıkamamasının sebebinin annenin çocuğuna yeterince mesafe koyamamasından ileri geldiğini düşünür. Babaya çok fazla sorumluluk vermemesinden doğduğuna inanılır. Fakat durum böyle değildir. Bu duruma neden olan pek çok faktör vardır:
1. Öğrenmeye Duyulan İsteksizlik
Çocuklar tek başlarına yürümek veya konuşmakla ilgili şeyleri öğrenmeleri gerektiğinde hayal kırıklığına uğrar. Annelerinin yanlarında olmalarını, onları sakinleştirmelerini ve güvenli kollarını almalarını isterler.
2. Çevrenin Tanınması
Bebekler 10 aydan sonra çevrelerinde neler olup bittiğini fark etmeye başlarlar. İnsanları yeni tanımaya başlarlar. Bu yüzden birilerinin odadan ayrıldığını görünce ağlarlar, çünkü geri dönmeyeceğini düşünürler.
3. Büyük Değişiklikler
Yalnızca çocukların kendi iç değişimleri değil hayattaki değişimlerde bu duruma dahildir. Mesela kreşe başlamak, evden taşınmak, seyahate çıkmak veya aileden birinin ölmesi olabilir. Bu gibi durumlarda çocuk güvensiz hisseder ve ayrılık kaygısı baş gösterir.
4. Oidipus kompleksi
Anneden ayrılma kaygısına psikolojide Oidipus kompleksi denilmektedir. Freud’a göre, erkek çocukları annelerine aşık olurlar ve bu durumda babalarını düşmanları olarak görürler. Annelerinin yanından ayrılmak istemezler. Kız çocuklarında ise tam tersi olarak Elektra kompleksi görülmektedir. Babalarına aşık olan kız çocukları anneleriyle çatışırlar.
Çocuklukta Ayrılık Kaygısı Nasıl Tespit Edilir?
- Onu yalnızca annesinin beslemesini, yatırmasını, giydirmesini ve onunla oynamasını ister.
- Siz başka bir şeyle meşgulken, örneğin yemek yaparken veya çalışırken, kollarınıza ya da bacaklarınıza yapışır.
- Çocuk ikide bir annesini arar ve geceleri çığlıklar atar.
- Eğer annesi onunla beraber oynamıyorsa, başkalarıyla da etkileşim kurmak istemez.
- Annesini göremediği zaman ağlar.
- Siz başka bir işe meşgulken, mesela yemek yaparken ya da çalışırken, kollarınıza veya bacaklarınıza yapışır.
- Eğer anne başka birinin çocuğuna ilgi gösterirse hemen kıskanır.
Son olarak şunları söyleyebiliriz ki, evinizdeki bütün işlerin ne şekilde yürüyeceğini siz karar vereceksiniz, bunu sakın unutmayın. Çocuğunuzun ağlamasını durdurmak amacıyla kendi kişisel refahınızı ve işinizi bir kenara atmayın. Bu sayede çocuğunuz yavaş yavaş sakinleşecek ve her şeyin kendi istediği şekilde olmadığı görüp hayatındaki diğer insanlara da bir şans verecek.