Okumak Neden Bu Kadar Önemli?

Okumak Neden Bu Kadar Önemli?

Okumak Neden Bu Kadar Önemli?

Yahu arkadaş, son zamanlarda herkesin ağzında bir ‘kitap okuyun’ mottosu, bu motto popüler kültürün yeni bir akımı mı? Yoksa gerçekten dikkate alınması gereken bir ilke mi? Girdiğimiz çağ ile birlikte bilgi, vazgeçilmez bir nimet gibi görünürken öte yandan bizim ergenlerin dıştan dolu görünmesini sağlayan bir araç haline geldi. Peki, hiç düşündünüz mü? Okumak neden bu kadar önemli?

Beyin, iki yarım küreden oluşurken bu yarım küreleri kaplayan grimsi bir madde vardır. Patrondur, kraldır, padişahtır bu madde. Korteks diyoruz biz bunun adına. Bu elemanın görevi, insan davranışlarını kontrol etmektir. Nedir bu insan davranışları? İnsanın öğrenmesi, hatırlaması, düşünmesi, heyecanlanması hep bu eleman sayesinde gerçekleşir. Hani bir ortamda oturursunuz ve ortamın konusu sizin bildiğiniz bir konudur. Bu konu ne olsun? ‘Gazetecilikte objektiflik’ olsun mu? Olsun ve biri çıkar der ki; “ Ne olursa olsun birey gazetecilikte objektif olamaz. Çünkü doğası gereği bir taraf tutması gerekir.” Bu cümleyi kurduktan sonra içinizden “Sen kim köpeksinde bileceksin, cahil embesil gazetecilik mesleğini. ” Demek istersiniz ama diyemezsiniz. Hah, bunu sağlayan kortekstir. Korteks denen zımbırtı davranışların dürtüsel olanlarına ayar verir, törpüler. Buraya kadar korteks denen zımbırtının ne işe yaradığını anlatmaya çalıştım. Şimdi bir de bu kortekse getir götür işlerini yapan çıraklar var. Kim bu çıraklar? Biz bunlara ‘nöron’ diyoruz. Bunlar çıraktır, nakliyecidir. Korteks gelişecekse ona gerekli malzemeyi sağlayacak nöronlara ihtiyacı vardır. Buraya kadar her şey tamam, değil mi? Tamam.

Bu çırak nöronların getir götür işini yapabilmeleri için bir şeye ihtiyaç duyarlar. ‘BİLGİ.’ Sen kitap okudukça, nöronların içerde parti verirler, coşarlar. Nöronlar coşunca korteks gelişimin hızlanır. Yani cahillikten, ot gibi yaşamaktan kurtulursun. Peki, bu korteks denen zımbırtı yaşamak için şart mıdır arkadaş? Değil, hayatta tek amacın nefes almak değilse şart değil. Ot gibi yaşayıp gitmek istiyorsan değildir. O halde nöronları besleyemezsen başına neler gelir ona bir bakalım. İlk başta ne dedik? Korteks davranışların dürtüsel olanlarına ayar veriyor dedik. Seni dizginliyor dedik. Diyelim ki sen okumadın, böyle bitkisel bir şekilde yaşam sürüyorsun. Nöronların aç kaldıkça korteks gelişmiyor. Bu sefer hayatta kalman için beynin ‘amigdala’ kısmı devreye giriyor. Nedir bu amigdala arkadaş? Bir rapper mı? Yoksa chat odalarında gezen bir amcanın çekici sandığı nickname mi? Hayır yahu, bu amigdala senin hayvani içgüdülerini kontrol eden bir karanlık. Seni alıkoyan amigdala sana ‘gez, tatil yap, sev, aşık ol’ demez. Tam tersine ‘seni tehdit eden her şeyi yok et, imha et’ der. Sen okumayıp korkteks bölgesini geliştirmezsen eğer, amigdala gelir ihtilal yapar ve yönetimi ele geçirir. Sen de cehaletin verdiği cesaretle; sığ tartışmaların gölgesinde, seninle aynı olmayan her şeyi tehdit olarak görürsün; yobazın kafası da budur, holiganın da, satanistin de, pkk’nın kafası da…

Anladın mı güzel kardeşim? Okumak bu yüzden önemlidir. İroni ile karışık bilimsel bir vurgu yaptım. Malum ancak böyle anlıyorsunuz…

Burak Horoz
Nietzsche'nin dördüncü, Marx'ın altıncı kuşaktan torunu. Kendi halinde olduğu kadar eleştirel ve eleştirel olduğu kadar da naif, beğenmediği sistem içerisinde hayatta kalmaya çalışan, hayatta kalmaya çalışırken de bazen üşenen bir varlık.
Subscribe
Bildir
4 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
“Baba” Deyip Geçme!
Sonraki
Kırışıklıklar
Kırışıklıklar

Kırışıklıklar

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.