Hiç sizin başınıza geldi mi ya da öyle hissettiniz mi bilmiyorum ama ben çok yaşadım bu duyguyu. Bazen olmadık yerlerde karşınıza çıkan ve tanımadığınız insanlardan aldığınız olumlu enerji, hani dersiniz ya ne iyi bir insana benziyor, ne tatlı biri gibi. Muhtemelen sizin başınıza da gelmiştir. Bu bazen uçakta yolculuk yaparken karşılaştığınız bir teyze, yol tarifi sorduğunuz bir kız, hatta fotoğraf çektirmek için sizi durduran herhangi biri olabilir. İlginç olan şudur ki yıllardır etrafınızda olan insanlardan alamadığınız samimiyeti bir iki dakika sohbet ettiğiniz bu kimselerden alabilirsiniz. Onlar okul arkadaşınız veya iş arkadaşınız değildir, muhtemelen bir daha yollarınız kesişmeyecektir. Peki neden böyle hissederiz? Neden yakınımızdakiler bize böyle hissettirmez de kısa sürede gördüğümüz, sohbet ettiğimiz insanlara içimiz ısınır? Belki de bize evren artık ortamını değiştir, yeni insanlarla tanış mesajı veriyordur?
Bizler çoğu zaman alışkanlıklarımızdan kolay kolay kopamıyoruz, oturduğumuz muhiti değiştirmek, arkadaş çevremizi değiştirmek, yeni insanlarla tanışmak zor geliyor zaman zaman. Küçükken beş dakika da yeni bir arkadaş edinip oyun oynamaya başlarken büyüdükçe yeni insanlarla nedense tanışmaya çekinir, utanır oluyoruz. Çünkü artık çocuk değiliz diye bir hisse kapılıyoruz. O yüzden zorunlu arkadaşlıklar ediniyoruz belki de, bunlar okul arkadaşı, kurs arkadaşı vs. olabiliyor. Çoğu zaman ise okullar ve kurslar bittiğinde arkadaşlıklarda bitiyor. Herkes kendi hayat telaşına düşüyor. Çevremiz git gide küçülmeye başlıyor.
O yüzden plansız, programsız oluşan her şey tasarlanan şeylerden güzeldir aslında. Beklenmeden olan güzel süprizler gibi. Bundan dolayı korkmamalıyız, seyahat etmekten, yeni insanlarla tanışmaktan ve mutluluğu aramaktan. Şems bu sözü boşuna söylememiştir elbet, “Hayatım alt üst olur diye endişe etme nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”