#denedim serisi ile, adı üstünde deneyeceğiz bakalım… okuyuverin gari ツ
Susar ve vazgeçersin bazen…
Hasretle susar ve içine konuşursun sustuklarını.
Hararetle susar ama bir damla bile içmezsin konuştuklarını.
Susar ve terk edersin bazen…
Sevdiğini, öfkeni, özlemini, nefretini kendine söyler, yine kendin dinlersin.
Yorulmuşsundur çünkü anlatmaktan…
Sessizce kaybolmak, her yerden ve herkesten gitmek istersin daha fazla konuşmadan.
Yüreğinde ne zamandır hazırladığın bavulunu alıp, yok olmak istersin ortalıktan.
Çünkü zaten her şeyden vazgeçmişsindir çoktan.
İçine ağlar, içine atar, içine haykırırsın ümitsizliğini.
Çünkü bozmak istemezsin terk etmenin sessizliğini.
Anlatamamak değildir aslında derdin,
Anlaşılamamak çok zor diye çekip gitmelerin.
Herkesin içinde ve her şeyin ortasında kimsesiz.
Bir adım bile atmadan gidersin bazen kırgın, kızgın ve sessiz.
Ama üzülme, hiç ummadığın anda gelir gerçek aşklar
Çünkü hayat bazen ‘bitti’ dediğin yerde başlar.
Ama işte bazen…
Vazgeçersin
Seçimini yaptıklarınla yoluna devam edersin
Seçimlerinle yüzleşirsin
Vazgeçtiklerini özlersin
Özlemlerine yenik düşersinGeçmişe dönersin
Geçmişte yaşarsın
Gelecekten vazgeçersin
Kendinden vazgeçersin
Ve
Eski sen’i özlersin
Ve
Bilirsin ki artık sen ‘sen’ değilsin..
Çünkü;
Herkesin kendineydi iyi ya da kötü yaptıkları ve ruhunda biriktirdikleriydi yaşayamadıkları…
Onun için…
Umarsızca ve umutsuzca
Duymazdan gelip, bilemeden fütursuzca
Belki de bile bile kurnazca
Yahut görmezden gelip aptalca
Biraz saf ve çocukça, az biraz da salakça
Olur ya hani birden bağlanırsın şapşalca
Lakin, acık sakin…
Bu durumdan cacık olmaz zannımca
Kaç kurtar kendini yol daha yakın
Otobandan önce son çıkışı kaçırma sakın
Sen senden gitmeden gel kendine etme yazıktır
İnşallah bu ders, feleğin atacağı son kazıktır.
Biliyor musun…
İçime bile atamadığım şeylerim var benim yok olup giden
Saklayamadığım şeylerim var benim içime atamadığım
Bulamadığım şeylerim var benim içimde kaybolup giden
Biriktirdiğim şeylerim var benim kıyamadığım
Söyleyeceklerim var benim içimden çıkaramadığım
Hesaplarım var benim içinden çıkamadığım
Hüzünlerim var benim gizlice süzülüp giden
Gözyaşlarım var benim biriken ama şimdi ağlamayacağım
Bu yüzden…
Kısa cümleler kurmak istiyorum ben de herkes gibi ‘Nasılsın’ demeden nasılını anlatan, Gökten iki elma düşmüş’ demeden masalını anlatan…
Kısa cümleler yazmak istiyorum ben de herkes gibi başlamadan biten, Sonu belli olmayıp olacakmış gibi aldatan…
Kısa cümleler söylemek istiyorum ben de herkes gibi ‘Seviyorum’ diyemeden kalbini ağlatan, Sessizce ve kimsesizce yüreğini sızlatan…
Kısa cümleler sığdırmak istiyorum ben de herkes gibi satırlara can acıtan, Oysa kelimeler tükenmiş çünkü tüm sözler söylenmiş çoktan…
Ve sonradan…
Geriye kalan kalp; bomboş… Geride kalan ruh; bombok…
Geriden gelen zaman; geleceğe giden yol’da geçmişini aradığı için bir boşluğa düştü.
Düştüğü karanlık boşluk; bir türlü içinden çıkamadığı ‘bok çukuru’ydu.
Gelmişine geçmişine sövdü, dizlerini dövdü, bok’a battıkça battı.
Boktan bir durumdu; Zaman; kayıp’tı. Hayatın o’na yaptıkları çok ayıp’tı. Ayıp’ın yolları da kayıp’tı.
Geriye kalan ‘bomboş’ kalbini, ‘bombok ruh’una rağmen seviyordu. Boşluğa seslendi; Sesi çukurda ‘cesaret duvarı’na aksetti, birden kalbin sızısı nüksetti.
Gelmişine geçmişine, yanlışı seçmişine, kızılcık şerbeti içmişine, dostuna – eşine, ‘Gelirse işine… Yoksa da herkes baksın kendi işine gücüne…’ dedi ve gitti hayallerinin peşine.
İklim´in Dora´n