Türkiye’de sol siyasetin ne olduğunu tam olarak tanımlayabiliyor muyuz? Solculuk nedir? Ben hayat felsefem olarak sol eksendeki politikalardan yana tavır alıyorum diyen birinin, “savunuları” nelerdir?
Bu bağlamda, sağ-sol meselesi, 1980 öncesi dönemdeki tartışma, şiddet ve kanlı olaylarla mı değerlendirilmelidir? Veya aslında yok birbirlerinden farkları mıdır? Sağ eksende bulunan muhafazakâr bir partiyle sol eksende bulunan bir sosyalist veya sosyal demokrat olduğu iddiasındaki siyasal oluşumlar arasında, hiç mi fark yoktur?
Meseleye şöyle bakılabilir; sağ ve sol kabaca ve genel olarak din, milliyetçilik ve ekonomi ekseninde ayrışır. Sağ ideolojiler/partiler laikliği hafife alırlar, solcular ise ciddiye alırlar. Sağcılar milliyetçiliği ön plana çıkarırlarken, solcuların bir kesimi bunlara katılırken, bir başka kesim ise milliyetçiliği daha farklı tasavvur eder. Yine genel olarak bakıldığında, pratikte, sol partiler daha çok ülkeleri ve toplumun refahı ve zenginliği için çaba harcarken, sağ partiler ise daha çok bireysel zenginliklerin oluşmasına çabalarlar.
Yine bu bağlamda sosyal demokratlar diyebileceğimiz siyasal hareket, dine saygılıdır ama laikliği sonuna kadar savunur. Milliyetçilik refleksleri daha çok ekonomik sistemlerde ve faaliyetlerde belirgin olarak ortaya çıkar. Ülkenin zenginleşmesini tesis ederek, ekonomik büyümenin tabana yayılması vasıtasıyla gelir dağılımını düzelterek, işsizliğin azaltılmasıyla toplumsal gönence ulaşma eğilimindedirler.
Eğer önümüzde dört buçuk yıllık seçimsiz bir dönem varsa, Cumhuriyet Halk Partisi dikkatini ekonomik gelişmelere odaklamalıdır. Ki zaten son günlerde yapılan açıklamalar daha çok ekonominin sorunları üzerine olmakta. CHP; bundan böyle daha fazla “işsizlik”, “gelir dağılımı adaletsizliği”, “sosyal güvenlik politikaları”, “kayıtdışı istihdam”, “insanca yaşam için ücret” gibi konu başlıklarına meyletmelidir.
* * *
Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Parti, siyasetinin merkezine ekonomiyi almak “zorunda”! Çünkü, ülkemizde senelerdir “milliyetçilik” ve “mukaddes değerler-din-“ üzerinden siyaset yürüten ve seçmenleri bu motivasyon unsurları üzerinde tahkim eden sağ partiler; yani Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi var. Daha açıkça ifade etmek gerekirse, siyaset terminolojisini ve diskurunu dinî değerlerden alan bir AK Parti gerçeği var. Bu bağlamda “milliyetçilik” faktörünün de konjonktürel olarak savunusunun yapılması, sol ideolojilerin bu saydığımız “değerler” üzerinden manevra yapmasını engelliyor.
CHP’nin dünyanın değişen “paradigmalarına” göre, Avrupa Birliğine yönelik bakışını, Amerika Birleşik Devletleriyle olan müttefikliğe yönelik dönüşümleri, Ortadoğu coğrafyasında zuhur eden sorunlar hakkında ne düşündüklerini, ülkemizin sürdürmesi gereken ekonomik sisteminin ne olduğu hususunda daha berrak ifadelerde bulunması; açıkça kendini “ifade” etmesi gerekiyor.
Herhalükârda “Sol”u, sadece emek-sermaye çatışması içinde “emekten” yana tavır koyan bir “ideoloji” olarak da görmemek gerekir. 1989 yılında Berlin Duvarının yıkılması ve 1991 yılında S.S.C.B’nin dağılmasıyla beraber “politbüro” vesayetçi bürokratik sol geçerliliğini kaybederken, demokrasinin ve solun modernizasyonu gündeme geldi. Bu bağlamda demokrasiyi ve ekonomiyi öne çıkaran, her iki unsuru da yeniden tartışmaya açan, bir sol gerçeğini sadece ekonomiden ibaret sayamayız.
Önümüzde dört buçuk yıl gibi uzun bir süre var. Cumhuriyet Halk Partisi, yerel seçimlerde gösterdiği sıçrayışı genel seçimlerde de gösterebilmesi için, hem ekonomik eksende hem de demokrasi ekseninde, hükümete istikâmet gösterecek; ama öte yandan ülkemizin kenarda bekleyen sorunlarına daha makul çözümler getirecek feraseti sergileyebilmelidir. Yine toplumumuzda sağcılar tarafından hedefe konmasına neden olan “dinî değerler” boyutunda da kendisini daha açıkça ifade edebilmelidir. Pekâlâ, laiklik, sol bir parti tarafından savunulacak ama toplum nazarında yıllardır birikmiş olumsuz imajın kırılması bağlamında, manevi değerlere yaklaşımda güncellenmelidir.