Tüm dünyada zeka seviyelerinin ölçümü ile alakalı pek çok yöntem ve bu yöntemlerin temellendirildiği pek çok kuram bulunmakta. Artık insanların yetişkin birer birey olduktan sonra bile zeka testlerine katıldıklarını ve bunların sonuçlarına göre hayatlarını yönlendirdiklerini görmekteyiz. Söz konusu bazı testler fizyolojik belirli incelemelerle ve kan tahlilleri ile yapılmaktadır. Bunlar kişinin gen haritasında herhangi bir aksaklık olup olmadığını ve DNA diziliminin sağlıklı olup olmadığını teyit etmek için yapılır. Fizyolojik herhangi bir sorun olmadığı takdirde kişinin belirli bir zekan seviyesinde yani sağlıklı, herhangi bir farklılığı olmayan bir insan olduğu ortaya koyulmuş demektir.
Bir takım testler ise fizyolojik sonuçları değil tamamen psikolojik bazı deneyler içerir ve bunların sonucunda zeka seviyesi ile ilgili belirli varsayımlara bulunurlar. Biz bugün Spearman Kuramı olarak da adlandırılan Çift Faktör Kuramı’na yakından bakacağız.
Charles Spearman ve Çift Faktör Kuramı
Charles Spearman, 1900’lü yılların başında yaşamış İngiliz psikologdur. Uzman psikoloğun zeka ile alakalı geliştirdiği kuram şu şekildedir: kendisine göre zeka genel bir yapıya sahiptir. Ayrıca zihinsel enerji insanın fizyolojik ve psikolojik tüm eylemlerinin kaynağıdır. Özetle Spearman, bir insanın bu enerjiye sahip olacağını veya olmayacağını söyler. Eğer bir insan herhangi bir alanda parlaksa yani yeteneğe sahipse, bunun diğer alanlarda daha genel olarak parlak olacağı anlamına gelir.
Spearman, 1904 yılında bir ilki gerçekleştirerek “g” harfi ile ifade ettiği genel zeka, genel yetenek kavramından bahsetmiştir. Psikolog, faktör analizi tekniğini dünya üzerinde ilk defa kullanan ve zeka faktörlerini çözümleyip insanlara sunan ilk kişidir. Düşük hesaplama dediği istatiksel bir formül geliştirmiş ve daha sonra bu formülün okumasını yapmak için belirli hesaplama yolları ortaya koymuştur. Spearman’a göre “g” faktörünü ölçmek zeka testleri hangi yolla yapılırsa yapılsın ilk yapılması gereken şeydir. Çünkü bu faktör geniş veya düşük hesaplama tekniği fark etmeksizin farkı ilk ortaya koyandır. Bireylerin sahip olduğu bu faktör onların zeka yapılarının farklılaşması adına en belirleyici olanıdır. Yani bu sebeple g faktörünü ölçmek doğrudan kişinin zekasını ölçmek anlamına gelir.
Elbette Spearman’ın bu yek faktör üzerinden gerçekleştirdiği ölçüm tekniğine karşı çıkan pek çok uzman olmuş ve aykırı pek çok teknik geliştirilmiştir. Bu teknikleri geliştiren insanlara göre zeka seviyesinin veya zekanın niteliğinin tek faktöre bağlanması ve bununla ölçülmesi mümkün değildir. Bir faktörü ifade eden g’nin ayrı kollara bölünmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
G Faktörüne Daha Yakından Bakalım
G Factor, yani G Faktörü olarak adlandırılan bu kavram kişinin yeteneklerini ve zeka kapasitesini doğrudan gösteren zihinsel enerjiyi temsil etmektedir. Ayrıca, belirli ölçme araçlarının çeşitli soyutlama düzeylerinde belirli yeterlilik sınıflarında (dil, mekansal zeka vb.) bazı puanlar içermesi ve bireyin genel zekasını özetleyen bir değer olarak bir G Faktörü kullanılması yaygındır.
Bu faktör genellikle belirli olası gelişimsel bozuklukları örneğin olgunlaşmak etmelerine tespit etmek için kullanılır ve aynı zamanda kişinin çevre ile ilişkisi ile alakalı belirli sonuçlar elde etmek için belirleyicidir. IQ testleri zekayı ölçerken belirli genetik değişkenleri ve g faktörüne bakma konusunda yani piskometrik bir ölçüm yapmak için ön yargılıdır.
G faktörüne ek olarak bir de S faktörü kavramı ortaya atılmıştır. Bu faktör de, genel faktörün -g faktörü- yetersiz kaldığı yerlerde bize belirli bir zihinsel etkinliği göstermek amacıyla ortaya atılmış bir kavramdır. Genel zihinsel yeteneğin dışında herhangi bir zihin gücüne ihtiyaç duyulursa bu Special Factor kavramına girer ve s faktörü olarak ifade edilir.