Her ne kadar diğer insanlar ile birçok bakımdan benzer hayatlar yaşasak da, gece olup, kafamızı yastığa koyduğumuzda, veya kısa süre düşünebilecek kadar yalnız kaldığımızda, kendimizi “normal insanlar” diye adlandırdığımız, birbirine tamamen zıt insanlardan oluşan o kitleden ayrı tutma eğiliminde buluyoruz.
Ben de yapılabilecek onlarca şey varken bu pazar günümü sadece bunun sebebi ne olabilir diye düşünerek geçirdim. Açıkçası aklıma cevap niteliği taşıyan fazla bir şey de gelmedi, bu yüzden yazarak düşünmeye çalışacağım. Yani bu yazı bir tür fikir yürütme olacak.
Kendimizi neden diğer insanlardan ayrı bir yerde tutuyoruz?
1- “Kendimizi diğer insanlardan daha çok sevdiğimiz için”
Bir felaket karşısında, o felaketten etkilenen diğer insanlar da bulunmasına rağmen en çok kendimize acımamız. Dertleşme esnasında dert anlatma sırası karşımızdaki kişiye geldiğinde içten içe onun derdini küçük görmemiz. Tamam bazen gerçekten de dertleri bizimki yanında küçük kalıyor olabilir. Fakat neden hep bunu yapma eğilimindeyiz?
Mesela ‘aşk’ iki kişi arasında gerçekleşiyorken nasıl oluyor da tüm ilişkilerde hep en çok biz seviyoruz gibi geliyor? Her seferinde en çok çabayı harcayanın kendimiz olduğunu nasıl düşünebiliyoruz?
Kendimize duyduğumuz saygıyı biraz fazla abartmış olabilir miyiz?
Bu da kendimizi diğer insanlardan düşünsel anlamda farklı bir yerde konumlandırmamıza sebep olabilir mi?
2- “Kendimizi hiç sevemediğimiz için”
Kendimizi diğer insanlara oranla yetersiz görmemiz, saygıyı asla haketmediğimizi düşünmek buna sebebiyet verebilir mi?
Herhangi bir terslik ile karşı karşıya kaldığımızda çözüm aramak yerine sızlanmak ve kendimizi suçlamak buna neden olabilir mi?
Stresli bir görüşme esnasında karşımızdaki kişilerin de stresli ve heyecanlı olabileceği ihtimalini akıl edemeyip, görüşme bitip eve gelindiğinde özgüvensizlikten dem vurmak mesela?
Tüm bunlar kendimizi yalnız ve farklı hissetmemize; “lanetlenmişim işte ben” deyip köşemize çekilmemize neden olabilir mi?
Diğer insanlardan çok daha basit bir hayatımız varmış gibi hissetmek?
Kendimize yeteri kadar saygı duymamamız?
Tüm bu farklılık yanılgılarına düşmemizin esas sebebi bunlar olabilir mi?
3- “Diğer insanlarla yeteri kadar zaman geçiremediğimiz için”
İnsanlar olarak sosyal varlıklarız. Fakat içinde bulunduğumuz dünya ve bize yüklediği sorumluluklar sosyalleşmemizi ve tam anlamıyla dostluklar kurabilmemizi engelliyor olabilir mi?
Aslında bu tartışmaya açık bir konu bile değil.
Peki “asosyal” insancıklar olarak diğer insanların dertlerinden, sevinçlerinden, başarılarından, başarısızlıklarından yeteri kadar haberimiz olmadığı için her durumu kendimize özel sanıyor olabilir miyiz?
Farklı hissetmemizin nedeni aslında ‘farklı’ sandığımız şeylerin ‘olağan’ olduğunu bilmediğimizden mi yoksa?
4- “Çünkü insanız”
Yoksa bunun cevabı: “Dünyadaki en onore edilmiş varlık insandır. Tüm dünyanın; hayvanların, bitkilerin, uçsuz bucaksız toprakların, gökyüzünün insan için olduğunu benimseyen bizler, kendimizi farklı hissetmeyi de hak ediyoruz tabii ki. Soyut hissetmeyi, yalnız kalmayı hak ediyoruz. Çünkü biz eşsiz insanlarız. Bırakın da birbirimize benzemeyelim yani…” gibi gayri ihtiyari varoluşsal bir cevap mıdır?