‘Unutabilir misin?’ dediler senden için. “Unutamam” dedim. “Unutamam ama hatırlamam da” ekledim ardından. Seni mi yazıyordum evvel vakitte? Sonbaharı yazarım ben de, politika kelimeleri dökülür arada uçurum dudaklarımdan. Seni hatırlatan şarkılar mı açtırırdı hayalin? Uğruna unutulmaz şarkılar unutturur gidişin bana. Ne sen kalırsın bundan öte ne de şarkıların. Aldın götürdün bende neyin varsa. Misafirim değildin sen benim. Geldiğinde “Hoş geldin” dedim, kapattım ardından ne kadar kapım varsa. Şimdi bakıyorum “Sen” diye bağıran, tamamlanmamış dizelerimi dahi koymuşsun ağzı yarı kapalı valizine.
Bir Sabahattin Ali kitabı okuyordum varlığının tenimin her zerresine nüfuz ettiği sıralar. Mübalağasız şekilde, bastırarak çiziyordum seni anımsatan yerleri. Kibrimi maruz gör, birkaç dize de ben sıkıştırıyordum araya. Simdi ardında sana hasret bir “Ben” bir de cüretkar dizelerime hasret “Sabahattin Ali kitabi” bıraktın ardında. Ne sen geri döndün ne de benim cüretkar dizelerim konuştu. Şimdi sana söylüyorum yeniden:
“Seni unutamam ama hatırlamam da.”
Yeni platform yeni tarz olarak kendimi geçmiş kalemlerimden biraz da olsa uzak tutmak istedim. Lakin insan ne kadar geri dönmek istemese de, asıl kilometrelerce uzakta kaldığında arıyormuş dört duvarlarını. Bir özen veya taklit olarak değil de bir hasret olarak görmenizi istiyorum.
Birkaç cüretkar dizelerimi toplayıp bir şiir kaleme aldım kendimce. Dilerseniz ziyaret edebilirsiniz.