Kapkaranlık bir gece ve onu aydınlatan bir ışık. Dipsiz bir kuyu ve bir kaçış yolu halat. Bazı sonsuzlukların sonu gibi, aslında küçücük bir ayrıntı ama bir son. Tıpkı insan ruhu gibi. Et ve kemik yığınından oluşan biçimli bedenlerimizin en büyük ayrıcalığı; ruhumuz. Öldükten sonra eksildiği söylenen 21 gram. Bir insanı diğerinden ayıran en büyük fark sadece 21 gram, ruh. Bazıları iyi bazıları kötü. Bazılarıysa ölmemiş ama arafta olanlar.
İyiler için hayat güzeldir ya da onlar kendileri hayatlarını güzelleştirir. Konakladığı bedenin sahip olabileceği en değerli şeydir. İyilik insana verilen en güzel hediyedir.
Kötü olanlar kimsesizdir, yalnızdır, bencildir. Yalnızlıkları gözlerini kör etmiş ve kendi mutsuzluklarını herkese bulaştırma eğilimindedirler. Bazı ruhlar sadece yalnızdır. İyilik daha uzak bir ihtimal olduğundan kötülüğü seçmişlerdir. Ama bu yalnızca yanlış bir seçim olabilir. Başka seçenekler varsa doğruyu bulma olasılığı da her zaman vardır. Bazı ruhlar da vardır ki yalnızlığın üzerine atılamayacak kadar kötüdür. Onların hamuru kötülüktür. Hiçbir seçenek onları iyileştirmez. Onlar için sadece kötülük vardır. Ve bunlar dünyadaki kötülüklerin yaratıcılarıdır. Kötülük bir lanet değil laneti yaratan kişidir.
Arafta olanlar ise ölümü tatmamış ama yaşamdan da vazgeçmiş olanlardır. Onlar aynı zamanda hem iyi hem kötüdür. Hem yalnız hem de yaşam enerjisi doludur. Aslında onlar saflıklarına bulaşan karanlıktan kurtulmak isterler yalnızca. Üzerlerine sinen ve iyiliklerine gölge düşüren karanlıktan kurtulmak. Yani onlar oldukları gibi görünmezler. Asıl kişilikleri daha derindedir. Belki gerçekten iyidirler, onları saran kötülüğe karşı koymayı başarabilirlerse.
Normal şartlarda kötülük her insanın içinde vardır. Onu bastırabilme seviyemiz bizi iyi veya kötü yapar. Seçimlerimiz ise arafta kalmışlığımıza çare bulur.