Sevginin, mutluluğun, ihtirasın ve tüm arzuların zirve yaptığı anlarınızdasınız. Sizden bahtiyar yok sanıyorsunuz evrende. Bulutlar pamuktan, yer gök şekerden geliyor gözlerinize. Uykuda yoksa uyanık mısınız? Ayıramadığınız bir noktadasınız evet.
İşte bu zirvenin sadece kısa süreliğine ev sahibi olabiliyorsunuz. Bu pürüzsüz zirvenin ardındaki taşlı yokuşu freni patlamış şekilde inmeye başlıyor, yolunuza çıkan ne varsa önünüze kata kata sona varmak istiyorsunuz. Bu zorlu ve adrenalin yüklü yolculuğunuzda ölüm veya sizi durduracak herhangi bir şey arıyorsunuz. Çareyi bir canlıda bulduysanız eğer ölmeye devam edeceksiniz. Fakat çareyi kendinizde bulduysanız ”Tebrik mi yoksa tühlenme mi?” hangisini kabul edeceğinize siz karar verin istiyorum. Çünkü artık bir bağımlısınız. Kendinize her zerrenizle bağlı, tam tanımıyla bir ”Yalnızlık” bağımlısı.
Sadece eski tarihte görmüş olduğumu hatırladığım bir sözle devam etmek istiyorum yazıma.
”Yalnızlık çok tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü insan o huzuru yaşayınca bir daha insanlarla uğraşmak istemiyor.”
Bu paragrafa kadar olan cümlelerimi sizli bizli kurmaya çalıştım. Ama artık belli bir samimiyet kurduğumuzu, senli benli cümlelerime geçebileceğimi düşünüyorum. Evrendeki tüm duyuların, hislerin insanlığın göğsünün sol yanından yeşerdiğine inanıyorum. Bize merhameti, vicdanı,hoşgörüyü, en çok da sevgiyi, aşkı hissettiren o kıymetli gönüllerimiz, beklediği duyguyu bulunduğu vücuttan alamadığı müddetçe her zaman yenik düşüyor bedenlerimizde. Bu yüzden duyduğumuz mana yüklü şarkının nakaratı fısıldıyor onun ismini. Bu yüzdendir gördüğümüz her boşluğa balıklama dalışımız. Ki bu yüzdendir yanına küçük açtıran, iki parmak ucuna bir dal aldıran şarkılara müptelalığımız. Mübalağa yapıyorum yer yer, sağlıklı yaşamak gerek tabi sağlıksız acılarımızı bile. Acılara müptelayız biz değerli okurum, acılara. Rahmetli Müslüm Baba’nın konserlerine jiletle giden insanlarmışız biz. Binlerce kişilik konserlere bir elinde kadeh diğer elinde mikrofonla çıkan sanatçılarmışız biz.
Demem o ki; sevgi, saygı, hoşgörü bekliyorsak önce kendimizden başlayalım uygulamaya. Teoride kalmasın hiçbir bilgimiz. Vesile olalım ama seyirci olmayalım başka mutluluklara. Bunların gerçekleşmesi ardından ya kendinle başa baş bir yalnızlık ya da bunları öğrenen biri ile baş başa bir yalnızlık yaşayacaksın. Ve unutmadan kıymetli insan; adalet bekliyorsan, önce kendine adaletli davranmayı öğrenmelisin.