Etrafımızı çeviren ne çok şey var. Örneğin; dört bir yanımıza diktiğimiz görünmez surlar. Aşılması bir taraftan imkânsız, diğer taraftan pek mümkün. Zira tersine işleyen bir mekanizmaları var. En lüzumlu zamanlarda korumaktan uzaklaşıp, en lüzumsuz zamanlarda yıkılmaz tunç duvarlara dönüşebiliyorlar.
Aksi takdirde insanlığın onca ortak hatası nasıl açıklanabilir? Onca yanılgı, onca tuzağa düşüş ve hatta onca suç. Hepsi anlık yanılsamalarla alınan yanlış kararların eseri değil mi? En değerlisinden sevgi ve sadakati esirgemek, en düzenbazına gözü kapalı inanmak, her şeyi uğruna heba etmek. Hep bu tuhaf mekanizma yüzünden.
Elbette bu işleyişin sırrına bir yerden sonra vakıf oluyor insan. Ne kadar başardığı, kendisini tanıma maharetinde, gerçeklerle yüzleşme cesaretinde saklı. İşin aslı ne kadar kaçınsa da, reddetse de eninde sonunda hayat yolu gösteriyor, tecrübe dediğimiz o sihirli değnekle kafasına vura vura. Mutluluk çok gecikmeden sırrı vaktinde çözmekte ki kalan yıllar daha barışçıl ve esenlik içerisinde geçsin.
Okurken ne kadar kolay görünüyor değil mi?