Emine Bulut cinayeti Türkiye’nin gündemine oturdu, malum.
Kadın cinayetlerine lanet yağdıranların yanı sıra, olayı adeta haklı çıkarmak için erkeği cinayet işlemeye iten sebepler üzerinde yoğunlaşanlar da var.
Erkeklerin böylesi vahşetlere imza atmalarının ardındaki motivasyonun araştırılmasını sonuna kadar desteklerim, lakin bu motivasyonların yaşatılan acıyı “normalleştirmek” amaçlı kullanılmasına da yine sonuna kadar karşıyım.
Her neyse, bütün bunlar olurken bugün başka bir haber geldi: Olay sonrasındaki malum görüntüleri kayda alan şahıs, 19 yaşındaki bir çocuk, gözaltına alınmış.
Bu görüntülerin internette yayılmasıyla ilgili farklı görüşler hakimdi. Kimileri Emine Bulut’un ailesi ve özellikle kızını düşünerek görüntülerin paylaşılmasını eleştirirken, yokmuş gibi yaparak vahşetin önüne geçilemeyeceğini düşündüğü için paylaşılmasını savunanlar da oldu.
Ben başka bir hususa değinmek istiyorum.
Bu görüntüleri kaydeden kişi 19 yaşında bir çocuk. Böyle bir manzara karşısındaki ilk tepkisinin telefonunu çıkarp kayıt almak olması üzerine uzun uzadıya düşünülebilir, sebepleri araştırılabilir, bu apayrı bir konu. Fakat bunun yerine ne yapması bekleniyordu bu çocuğun? O yaşta bir çocuk, öyle bir manzara karşısında, o kadar insanın olduğu yerde, kimsenin yapmadığı ne yapabilir de yaşananları önleyebilirdi?
“En azından çekim yaparak görüntüleri yaymayabilirdi.” denebilir, buna söyleyecek bir sözüm olmaz.
Fakat bu çocuğu yaptığı hareketten ötürü eleştirenlere, çocuğun bu hareketinin doğurduğu olumlu bir sonucu hatırlatmak isterim. O da bu olayın şu an ülke gündeminde olmasıdır.
Bıçaklama, silahlı çatışma, adam yaralama, cinayet haberlerini her gün duyuyoruz. Bu haberleri okuyup geçmemizin, bu olayların önüne geçilmesi için önlem alınmasını talep etmememizin sebebi, görüntülerine ulaşamıyor oluşumuzsa şayet, bu olaydaki çocuğun, ama doğru ama yanlış, bu hareketiyle kamuoyunda yarattığı etkinin gözardı edilmemesi gerekir diye düşünüyorum.