Simurg Efsanesi’nin Hayatımızdaki Yeri

Çoğumuz Simurg Efsanesi’ni duymuştur. Kimi ırk’a göre Zümrüd-ü Anka, kimisine göre Hüma, bir diğerine göre Phoenix… Fars mitolojisine ait olduğu bilinen Simurg Efsanesi ve Farça Simurg adının aslında insanlara anlatmak istediği güzel bir hikayesi ve isminin içinde sakladığı bir sırrı vardır.

#Nedir bu Simurg?#

Simurg efsaneye göre devasa büyüklüğü olan ve her konuda bilgisi olan bilge bir kuştur. Aynı zamanda kuşların da hükümdarı olarak bilinir. İnanışlara göre daha çok masallarda yer alan, dünyayı çevreleyen, arkasında cinlerin ve perilerin olduğu düşünülen zümrütten yapılmış hayali bir yer olan Kaf Dağı’nın en tepesinde yaşayan Simurg Kuşu, küllerinden doğar. Öleceği zaman kendine kuru çalılardan bir yuva yapan Simurg Kuşu, o yuvanın içine girer ve kimsenin bilmediği bir madde ile çalıları birbirine yapıştırıp yuvasını kendine mezar eder. Daha sonra ise Güneş’in doğuşunu bekler. Güneş’in en tepede olduğu zamanlarda ise çalılar ve Simurg Kuşu yanmaya başlar. Yandıkça yeniden doğduğuna inanılan Simurg bir diğer adı ile Zümrüd-ü Anka, yeniden küllerinden doğar. 

#Diğer Kuşların Başı Belada#

Bir gün diğer kuşların başı belaya girer. Simurg Kuşu’nun kendilerine yardım edeceğini düşünerek onun yanına gitmeye kalkarlar. İçlerinden biri öyle bir kuş olmadığını, bunun yalan olduğunu, o kuşu kimsenin görmediğini söyler. Bu herkese mantıklı gelmeye başlar ve gitmekten vazgeçerler. Fakat başka bir kuş, kendilerininkine hiç benzemeyen büyük bir kuş tüyü bulur ve bunu diğer kuşlara gösterir. O gün kuşlar Simurg’a ulaşmak için topluca Kaf Dağları’na doğru uçmaya başlarlar.

#Yanlış Giden Bir Şeyler Var#

Kuşlara göre, Simurg’a ulaşmak çok basittir. Sadece uçacaklarını ve Kaf Dağı’nın tepesinde Simurg’u bulacaklarını düşünürler. Fakat yanılıyorlardır. Çünkü Zümrüd-ü Anka’ya ulaşmak kanat çırpmaları kadar kolay değildir. 

#Aşmaları Gereken Vadiler#

Kuşlar yola çıktıkları zaman vadileri görünce yolun ne kadar zorlu olduğunu asıl o zaman anlarlar ve Simurg’a ulaşmak için bu vadileri aşmak zorunda olduklarını bilirler.

1.İstek Vadisi: İstek vadisi o kadar güzel bir vadidir ki cennet gibi demek yanında az kalır. Çünkü bu vadide bütün kuşların her istediği olmaktadır. Tabiri caizse yedikleri önünde yemedikleri arkalarındadır. Bu yüzden bu vadide kuşlar kendi arzuları ile başka vadi geçmek istemezler ve bir sürü kuşu bu vadide kaybederler. 

2.Aşk Vadisi: Aşk vadisi denilen yer ise sisle kaplı ve kuşların her gördükleri nesneye, gözlerinin her değdiği şeye aşık oldukları bir yerdir. Burada da maalesef kuşlar bir çok kayıp verir.

3.Cehalet Vadisi: Bu vadide ise kuşların bazılarına Simurg’a gitmek saçma gelmiş ve her şeyi boş vermişler. Oraya gitmenin gereksiz olduğunu savunup vazgeçmişler. Burada da bir çok kayıp…

4.İnançsızlık Vadisi: Bütün geride kalan vadilerden sonra bu vadide de kuşlara bir inançsızlık gelir. Çünkü 3 zorlu vadi aşarlar ve Simurg’a hala ulaşamamışlardır. Üstüne bir de sürüyle arkadaş kaybetmişlerdir. Bu onların kafasında bir soru işareti oluşturur ve Simurg’un olmadığını, boşu boşuna yola çıktıklarını düşünürler. Bu düşünceyle de bir çok kuş geri döner.

5.Yalnızlık Vadisi: Yalnızlık vadisinde ise kuşlar artık kendilerini düşünmeye başlamışlar. Acıktıklarında sadece kendi karınları doyurmuş, başka kuşların başı zora girdiğinde oradan uzaklaşıp sadece kendi dertlerini düşünmüşler. Bu düşüncelerle birlikte kendi başlarına idare edebileceklerini sanarak sürüden ayrılmışlar. Bu ayrılış, bazılarının başka hayvanlara yem olmasına, bazılarının da kaybolmasına neden olmuş. 

6.Dedikodu Vadisi: Dedikodu vadisinde bir kesim kuş Simurg hakkında iftiralar atmaya başlayarak dedikodu çıkarmış. Simurg’un aslında kötü bir kuş olduğunu, arkadaşlarının onları kandırdıklarını, Simurg’un kimseye yardım etmeyeceğini diğer kuşlara yayıyorlarmış. Ve ondan ona derken bu konu o kadar çok abartılmış ki, bir sürü kuşu olumsuz etkileyerek geri dönmesine sebep olmuş. 

7.Benlik (EGO) Vadisi: Bu vadi artık aşmaları gereken zor vadilerin en sonuncusuymuş. Bu vadiye gelince bazı kuşlar diğerlerini beğenmez olmuşlar. Her yönleriyle onları eleştirip kendilerini daha yüksek görmeye başlamışlar. Kendilerini en iyisi olarak tasvir eden bu kuşlar da orada telef olup gitmişler. 

Sonrasında ise çok az kuş en sonunda Kaf Dağlarına varmayı başarmışlar. Fakat ortada bir yanlışlık olduğunu görmüşler. Gittikleri yerde Simurg diye bir kuş görememişler. Bir süre düşündükten sonra bir şey farketmişler. “Si” Farça’da 30, “Murg” ise kuş anlamını taşıyormuş. Yani Simurg 30 kuş demekmiş aslında ve kuşlar, kaç kuş kaldıklarını saydıkları zaman tam 30 kuş olduklarını fark etmişler. 

Aslında o vadiden geçerken yaşadıkları zorlukları, sıkıntıları geride bırakmışlar ve kendilerini keşfetmişler. Böylece herkes hak ettiği yerde kalmış ve bu Kaf Dağı’nın tepesine varan 30 kuş aslında Simurg’muş. 

Genel olarak baktığımız zaman bu efsane bize o kadar çok şey anlatmakta ki! Aslında bir insanlık süreci doğuyor bu efsaneden. Biz de bu kuşlar gibi değil miyiz? Yeri geliyor istek ve arzularımızdan nefsimize yenik düşüyoruz, yeri geliyor aşktan kör oluyoruz, yeri geliyor sadece ve sadece kendimizi düşünerek bencillik ediyoruz… Bu yedi vadinin örneklerinin, hayatımıza baktığımız zaman neredeyse her zaman diliminde saklandığını görebiliriz. Yapmamız gereken ise bütün bu zorlukları aşıp belki de bizi içine çekmeye çalışan, bize güzel görünen ama zorlu aşamalara dayanıp zirveye ulaşmak aslında. 

İşte o zaman bir Simurg olduğumuzu görebiliriz. 

Hale Uzun
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Gelecek Kaygısı
Sonraki
Doktor Fobinizi Nasıl Yenebilirsiniz?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.