Göründüğü kadarıyla dört buçuk yıl seçim telaşesi yaşamayacağız gibi.
Demek ki önümüzde uzun bir süre var:
Kaybolan “İstikrarı” ve “Güveni” tesis edebilmek için…
Her şeyden önce birinci önceliğimiz ekonomi:
Ekonominin kırılgan yapıdan kurtarılarak, üretim ekonomisine dönmemiz gerekecektir. Artık daha fazla ekonomimiz faiz–kur ve tüketim ekonomisinin yüklerini kaldıramayacak gibi.
***
Yine bir başka husus ise toplumsal ilişkilerimizin ve iletişimimizin düzeltilmesi… Gerçekten de şu sıralar ülkemizde insanlar, gerçekten de mutlu değiller. Birbirlerinin suratına bile bakmıyorlar.
Neden? Siyasetçiler tepede hırgür siyaseti izlediklerinden ve öylesine “ideolojilerin” esiri olduklarından… Birbirlerine yönelttikleri itham ve hakaretamiz ifadeler, aşağıda da “karşılık” buluyor.
***
Toplumumuz içindeki “sosyal mesafe” gittikçe açılmakta. Evet, sosyopolitik olarak toplumun yaşam koşullarına göre “gettolaşmaları”, yani zenginlerin çok konforlu bir hayat sürdürmeleri, yoksulların kenarda-gettolarda-unutulmaları gibi… Duygusal ve düşünsel bazda da ayrışma ve kopuş artmakta.
“Sosyal mesafe” artıyor; denebilir ki zaten herkes birbirinin aynı olmak, birbirinin aynı “hayat tarzı” sürdürmek, birbirinin aynı görüşleri savunmak zorunda değiller!
Ama bence bu “sosyal mesafe”, öyle herkesin “yekpare” olması savındaki gibi bir uzaklaşma değil. Gerçekten de şu son günlerde, ister ideolojik olsun, ister seçimler bağlamında olsun, isterse tutturulan yaşam tarzlarında olsun; insanlar birbirinden çok uzaktalar.
Zaman ve mekân olarak da değil. Sosyal medyada azıcık gezinin, gönderilerin altına yapılan yorumları okuyun…
“Sosyal Mesafenin” nasılda genişlediğini göreceksiniz!