İnsanlığın hayatı kadar gerçek olan tek şey ölüm şüphesiz. Hepimiz bir gün dünyanın geri kalanı gibi toprağa gireceğiz ve bunun ne zaman yaşanacağı hakkında en ufak bir fikrimiz dahi yok. Kimse ne zaman öleceğini bilmiyor ve herkes bunu unutarak yaşıyor. Bu doğal bir durum elbette, bir eleştiri değil. Aslında insanın öleceği günü bilmeden yaşamasının büyük bir nimet olduğunu düşünüyorum. Peki, eğer bu bilmediğimiz ölüm tarihimiz takvim yapraklarında bugün ise, ya da yarın ise? Bugün ölsek ne gibi pişmanlıklar duyardık?
Bugün ölsek eğer yaşayacağımız pişmanlıklar tamamen kişisel olacaktır. Ben de kendimcesine değineceğim elbette. Eğer şanslıysanız belki içinizden bazılarınız ‘’Bugün ölsem hiçbir pişmanlığım olmazdı’’ da diyebilir. Eğer bunu diyebiliyorsanız, cidden söylüyorum, şanlısınız. Aslında bakarsanız bunun pek mümkün olmadığı kanaatindeyim. Gençsek ve hala bir yerlerde yolun başında hissediyorsak yaşayamadığımız çok şey olacaktır, ertelediklerimiz olacaktır. Çünkü gençsen sanki 70-80 yaşına kadar yaşayacakmışsın gibi hayallerini, bütün yapmak istediklerini ertelersin. Bu bir hastalık gibi bütün gençlere bulaşmış durumda.
Peki, diyelim ki bugün öleceğim yaşamadığım neler beni pişman hissettirirdi?
Okuyacak Binlerce Şey
‘‘Öleceksin hala bunu mu düşünüyorsun’’ diyebilirsiniz, ama maalesef aklıma gelen ilk şey buydu. Okuyamadığım binlerce kitap, binlerce insan var hala, tecrübelerim yetersiz; daha öğrenecek çok şeyim var. Fakat öleceğim günü bilmediğim için hala lüzumsuz ve bilinçsizce dizi izlemeye devam edebiliyorum. Halbuki çok okumam gerekir, sadece kitapları değil, yaşadığım dünyayı içime alacak kadar okumam gerekir. Belki de sırf bu yüzden insanın her gün son günü olacakmışçasına yaşamayı öğrenmesi gerekiyordur.
Öğrenmek İstediğim Öğrenemediğim Her Şey
Aslında öğrenmeye devamlı ihtiyaç duyan biriyim ama bir o kadar da üşengeç ve erteleme hastalığı da olan biriyim. Nasılsa daha çok vaktim var ikinci dil öğrenmek de bekleyebilir diye düşünmeden edemiyorum. Fakat eğer bugün ölseydim öğrenmeye olan ihtiyacımı devamlı ertelediğim için pişmanlık duyardım.
Gezilecek Yüzlerce Yer
Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, farklı insanlar tanımayı gerçekten çok seven biriyim. Her fırsatta elimden geldiğince yollara düşüyorum. Fakat çoğu zaman çabamı yetersiz bulduğumu da söylemem gerek. Hep hayalini kurduğum ve ‘‘Bir gün mutlaka oralara gideceğim’’ dediğim çok fazla yer var. Eğer genç yaşta ölürsem oraları görmediğim için pişmanlık duyacağım. Daha fazla çabalamadığım için pişmanlık duyacağım. Bu zamanlarda aklıma gitmek istediği yerlere gözü kapalı atlayan, bir sırt çantasıyla yola koyulan insanlara imreniyorum. Belki de vakit kaybetmeden onlardan biri olmak gerekir, daha fazla pişmanlık duyma ihtimalini göze almadan.
Sevdiklerimi Daha Çok Sevmek
Benim için yukardaki maddelerden çok daha önemli bir konu bu. Sevdiğim bir sürü insan var, değer verdiğim. Fakat genel olarak soğuk bir yapıya sahip olduğum için ne kadar sevildikleri hakkında en ufak bir fikirleri bile yok. Onlara bunu daha sık söylemem gerek galiba. Eğer bugün ölseydim en yakın arkadaşlarıma sıkı sıkı sarılmadığım için, annemin yanaklarını ıslak ıslak öpmediğim için pişmanlık duyardım.
Yaratıcıyla Daha Kuvvetli Bağ
Eğer bugün ölseydim en büyük pişmanlığım bu olurdu. Var olduğum dünyayı yaratan yaratıcıyla belki de yeterince muhabbet kuramamış, kendimi tam olarak keşfedememiş olabilirim. Zaman zaman zor zamanlarımda o bağı zedelemiş olabilirim. Onun her kulu gibi benim de ona karşı yaptığım hatalar olmuştur. Bunlar için özür dilemek için geç kalmış olabilirim. Bunlardan dolayı pişmanlık duyabilirdim. Verdiği bütün nimetleri bazen görmediğim için az şükretmiş olabilirim. Eğer bugün ölseydim az şükrettiğim için pişman olurdum.
Tabi ki bütün pişmanlıklarım bu kadar değil, fakat benim için en önemlileri bunlardı. Ne kadar vakit var bilmiyorum ama en az pişmanlık için insanın hiç durmadan mücadele etmesi gerekiyor. Her günü son gün gibi yaşamak pişmanlıklarımızı azaltırmış gibi geliyor. En az pişmanlıklarla ölmek dileğiyle millet!