Hey hey hey, nesin sen! Karada kaybolmuş bir balık falan mı? Nereden gelir nereye gidersin?
Bir keresinde bir deniz kızı ile tanışmıştım, o zamanlar bana bir inci vermişti. Pembeydi. İlk kez bir pembe inci görüyordum. -Hoş ilk kez bir inci görmüştüm ya.- Şu sözler döküldü ağzından; deniz kızları ağlayınca inci olur gözyaşları ve pembe inciler sadece mutluluktan ağlayınca oluşur.
Bana verdiği sevdiği adamdan ilk armağan olarak kalmış ona ve bana şans getirsin diye vermişti. Şimdi avucumda duran bu inciye bakıyorum, sevdiğim adam düşüyor yâdıma. Gönül evimin çiçekli bahçesi… İlk zamanlar tüm heyecanı ile kalbimi saran duygular geçti tek tek gözümün önünden. Bizim sevdamız öyle yeni nesil sevdaları gibi değildi. Cemşit kadar emek vermiştik Asya’ya, İlyas kadar sevmiştik.
Şimdi birileri aşktan bahsediyor, emek verdik diyor, “çok sevdik be!” diye de eklemeyi unutmuyor. Ancak sevgiden de emekten de bihaberler. En büyük eksikleri ise sevginin içinde saygı barındırdığını bilmeyişleri. Eski toprakları bir dinleseler, dinleyip anlasalar, bilirler o insanların onlarca yıl nasıl geçirdiklerini.