Büyük bir Atatürk hayranı olarak Atatürkçüler arasında anlamlandıramadığım şekilde yaygın olan “Atatürk’e toz konduramama” hastalığını görmek beni gerçekten üzüyor. Atatürk’ü seviyoruz, özlüyoruz ama en ufak Atatürk eleştirisine karşı tahammülümüz yok ve bu tavrımızın “Atatürk” ismine verdiği zararı bir türlü göremiyoruz.
Halkını Seven Bir Diktatör
Atatürk için yapılan en yaygın eleştirilerden biri kendini demokrasiden soyutlayıp diktatörlük yapmış olması üzerinedir. Bizim Atatürkçülerimiz diktatör lafını duyar duymaz anlamsız bir öfkeyle dolup taşar ve derhal savunma moduna geçerek eleştiriyi yapan kişiye sözlü saldırıda bulunur. Bunu yaparak da Atatürk’ü koruduğunu zannederler. Fakat karşısındaki insanın gözünde kendini düşmanlaştırdığını idrak edemezler.
İngilizce’de bir tabir vardır, “benevolent dictatorship” diye. Türkçe karşılığı “müşfik diktatörlük” olarak geçer. Vikipedi tanımını aşağıya bırakıyorum:
“Müşfik diktatörlük otoriter bir liderin sadece kendi kişisel çıkarına veya nüfusun sadece küçük bir bölümünün yararına değil de toplumun bütününün faydasına bir politika izlediği düşünülen hükümet şeklidir.”
Atatürk’ün yaptığı da tam olarak bu olmuştur. Atatürk’ün yaptığı devrimlere bakın. Harf devrimi, şapka ve kılık kıyafet devrimi, medeni kanunun kabulü, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi gibi devrimler, bugün Atatürk’ü eleştiren insanlar tarafından dahi benimsenmiş vaziyettedir (en azından büyük çoğunluğu için diyebiliriz). Çünkü içinde yaşadığımız çağda bu devrimler artık yenilik değil, her büyük medeniyetten beklenen şeylerdir. Atatürk dünyanın gidişatını iyi yorumlayabilen, bu yenilikleri o dönemde hayata geçirmeyi akıl edecek kadar ileri görüşlü ve zeki bir adamdır.
Tabii bunları yapabilmesi, ancak ve ancak 15 sene süren seçimsiz iktidarı sayesinde mümkün olmuştur. Fakat yaptığı devrimlerin Türk milletine sağladığı fayda da açıkça ortadadır. Atatürk’ün 15 senelik diktatörlüğü, Türk halkını karanlık çağlardan çıkartmıştır.
Bu yüzden Atatürk’ü diktatörlüğü üzerinden eleştiren birini gördüğünüz zaman sinirlenmemenizi tavsiye ederim 🙂
Not: Diktatör kelimesine hâlâ sıcak bakamıyorsanız, Celal Şengör’ün “Dahi Diktatör” kitabına da göz atabilirsiniz.