Baharın Müjdecisi: Nevruz Bayramı
Havanın ısınması, toprağın uyanması, dünyanın yaşayan ve nefes alan bir canlı olduğu düşünüldüğünde ayaklanıp yeniden enerji ile üretmeye başlaması, baharın gelişi… Nevruz Bayramı işte tam olarak bunların habercisidir.
Yüzyıllardır, hatta bin yıllardır dünyanın üzerinde yaşayan uygarlıklar yaşamlarını doğaya bağlı/bağımlı olarak sürdürmüştür. Son birkaç yüzyılın aksine bu bağ eskiden oldukça kuvvetlidir. İnsanın karnını doyuran, onu koruyan, iyileştiren, özetle hayatta kamasını sağlayan her zaman doğa olmuştur. İşte bu sebepten insanlar, doğanın sahip olduğu mevsimsel döngüyü anladıkları andan itibaren onun yeniden üretimini, sıcaklığını insanla paylaşacağı zamanı bekleyip günü geldiğinde bu tarihleri onurlandırmıştır. Kutlamalar, şenlikler düzenlemiştir. Nevruz, bu şenliklerden yalnızca biri ama en yaygın ve bilinenidir.
Nevruz, doğanın yeni yılıdır.
Nevruz, Farsça kökenli bir kelimedir. Anlamı ise Yeni Gün/Yeni Günışığı’dır. Dünya üzerindeki pek çok toplulukta yakın veya tamamıyla farklı isimler ile aynı bayram kutlanmaktadır.
Nevruz, bilimsel kabuller de göz önünde bulundurulduğunda da baharın ilk günüdür. Kuzey yarım kürede bahar ekinoksunun, yani gün ve gece saatlerinin eşitliğinin, oluştuğu gündür. Güneş bugünde ekvatora dik bir açı ile gelir ve bu sayede gece ve gündüz süreleri birbirine eşitlenir. Ayrıca kuzey ve güney kutbu, gündoğumu hattında aynı anda yer alır ve her iki yarımküre güneş ışığını eşit bir şekilde kullanma imkânı bulur.
Bu tarihlerde gerçekleşen her şeye bakıldığında, Nevruz yani Bahar Bayramı’nın aslında bir sıfırlanma ve bu sıfırlanmanın ardından gelen bir uyanış, canlanma, ısınma kutlaması olduğunu söylemek yanlış olmaz. Doğa için yeni bir dönem başlamaktadır ve haliyle insan için de bu başlangıç yaşamlarında kuvvetli bir etkiye sahip olacaktır. Doğa’nın bu yeni dönemi, yeni bir yıllık döngüsü Nevruz ile müjdelenir.
Nevruz’un Kökleri Nereye Dayanıyor?
Nevruz’un bir gelenek olarak, baharın gelişinin kutlanması teması ile 15.000 yıl öncesine uzandığı söylenir. Ki doğaya bizlerden daha bağımlı bu ilkel uygarlıklarda, doğayı onurlandırmak için kutlama yapmaktan daha doğal ne olabilir?
Bir söylentiye göre de, Nevruz kutlamalarını başlatan Efsanevi Pers Kralı Cemşid’dir. Mevsimlerin insanoğlunun hayatında kuvvetli yaşamsal etkilerinin görüldüğü o günlerde, zor geçmiş bir kışın ardından kavuştukları baharı onurlandırmak istemiştir. Tabiat ananın çiçeklerle, yeşillenen bitkilerle onları kucaklamasını kutlamak niyetiyle Nevruz’u başlatmıştır.
Nevruz, pek çok uygarlığın yeni yılın başlangıcı kabul ettiği bir gündür. Ve tarih, bu yeni döngünün başlamasını onurlandırmak adına pek çok görkemli kutlama ve şenlik yapıldığına şahit olmuştur. Bu kutlamaların başladığı zamanı belki tam olarak kestiremesek de bu bayramın doğa ve insanın aynı anda var olduğu her dönemde kutlandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Özetle Nevruz, insanlığın varoluşu kadar eskidir.
Peki Günümüzde Uygarlıklar Neye İnanıyor, Nevruz’u Nasıl Kutluyor?
Ana fikir aynı olsa da elbette her uygarlığın bu fikri onurlandırmak adına farklı ritüelleri ve köklerinden gelen farklı inançları var. Gelin bu inançlara ve ritüellere göz atalım.
İran Halkında Nevruz
Nevruz bu uygarlıkta en önemli bayram kabul edilir. Güneş takvimine göre, Farvardin’in yani yılın ilk ayının ilk günüdür Nevruz. Bu süre İran’da beş günlük genel bir tatildir. Nevruz’un habercisi kabul edilen Hacı Firuz, aynı Noel Baba konseptinde olduğu gibi kostümler giyerek çocuklara hediyeler dağıtır.
Afganlarda Nevruz
Afganistan’da ise Nevruz heyecanla beklenen ve iki koca hafta boyunca kutlamaları yapılan kapsamlı bir şenliktir. Bu iki haftanın hazırlıkları günler öncesinde yapılmaya başlanır. Haft Mewa adı verilen yedi meyveli, yani yedi yemişli bir karışım hazırlanır. Kadınlar geceleri bir araya gelir, sabaha kadar şarkılar ve eğlenceler eşliğinde Smanak adı verdikleri bir buğday tatlısı pişirirler. At üstlerinde oyunlar oynanır, çiçekler yetiştirilir, bahçelerde ve doğada uzun geziler gerçekleştirilir.
Kürtlerde Nevruz
Kürtler de bahar bayramını coşku ile karşılar. Toplantılar ve şenlikler düzenlerler. Açık havada ateşler yakılır. Kadınlar ve erkekler en güzel, en renkli giysilerini giyerler. Ateşin etrafında dans edilir, oyunlar oynanır.
Türklerde Nevruz
Göktürkler’in Ergenekon’dan demirden bir dağı eriterek çıkmaları ve bu şekilde baharın başlaması efsanesi, Türklerde Nevruz’un temeli kabul edilir. Milattan önce sekizinci yüzyıldan bu yana, Balkanlardan Doğu Türkistan’a kadar tüm türk halkları bu bayramı kutlamaktadır. Osmanlı Devleti’nde ve Selçuklu’larda Nevruz resmi bir bayram olarak kutlanır. Şenlikler düzenlenir, kalabalıklara yemekler pişirilip dağıtılır. Dost meclisleri toplanır ve bu toplantılarda neşe ile yenilip içilir. Macun tatlısının da kökeninin, Nevruz Bayramı’na dayandığı iddia edilmektedir.
Peki Ateş’in Üzerinden Atlama Geleneği Nereden Çıktı?
Nevruz denildiğinde akla ilk gelen, meydanda yakılan ateşin üstünden atlama ritüelidir. Peki bu ritüel nereden çıkmıştır, kaynağı nedir? Bu sorunun cevabı Kürtlerin bir efsanesinde yer almaktadır.
Demirci Kawa Efsanesi
2500 yıl önce, Zuhak adında zalim bir Asur kralının hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan Kawa adında bir demirci varmış. Bu kral öyle korkunç bir canavarmış ki, her omuzunda birer vahşi yılan yaşamaktaymış. Kralın gazabından korunmak için her yıl iki genç, bu yılanlara kurban olarak verilmekteydi. Kral aşçılarına bu gençlerin beyinlerini pişirtip, yılanlarına yediriyordu. Bu vahşi ritüel yüzünden topraklara bahar da gelmiyordu.
Artık bu işkenceden bıkan Armayel ve Garmayel, kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar. Her yıl, iki çocuktan birini kaçırıp onun beyninin yerine koyun beyni koyarlar. Hey yıl kaçan bu çocuklardan bir ordu oluşturular. Bu ordu da Demirci Kawa tarafından eğitilir. Zalim Kral’ın sarayına karşı ayaklanırlar ve Kawa çekiç darbeleriyle kralın sonunu getirir. Ateş yakıp, bu zaferi kutlarlar. Böylece halk kurtulur ve topraklara nihayet bahar gelir.
Nevruz için Son Bir Söz
Hangi geleneği, hangi inanışı, hangi ritüeli bünyesinde barındırırsa barındırsın Nevruz en nihayetinde bu dünya üzerinde yaşayan tüm uygarlıkların onu hayatta tutan doğaya saygısını ve minnetini gösterme yöntemidir. Yani evrenseldir. Herkesindir.
Sizin de Nevruz Bayramı’nız kutlu olsun! Bahar hanenize, benliğinize, toplumunuza ve tüm dünyaya güzelliklerini, sıcaklığını sunsun. İnsan ve doğa, sımsıkı kucaklaşsın! İnsan, doğanın onu nasıl hayatta tuttuğunu unutmasın…
Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:
- İspanya’da Yangın: Hogueras De San Juan Festivali
- Ölmeden Önce Dünya Gözüyle Görmeli: Burning Man Festivali
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: