Sibel: Özünü Bulma, Özgürce Var Olma Yolculuğu

Sibel: Özünü Bulma, Özgürce Var Olma Yolculuğu

Sibel’in Yolculuğu & Sibel Filmi

Son günlerde sokaklarda sıkça afişlerine rastladığımız, yönetmen koltuğunda Guillaume Giovanetti ile Çağla Zencirci’nin oturduğu, başrolünde ise Damla Sönmez’i izlediğimiz Sibel; 22 Şubat 2018’de Türkiye genelinde yetmiş sekiz salonda vizyona girdi. Bizler de Kadıköy Sineması bünyesinde gerçekleşen özel gösterime katılarak hem filmi izleme hem de başrol oyuncusu Damla Sönmez’in Kadıköy Aksi Pub’da katılımcılarla gerçekleştirdiği söyleşiye katılma imkânı bulduk.

Bu deneyimi sizlerle paylaşmak için can atıyoruz!

Gelin beraber Sibel’in yolculuğuna göz atalım…

Sibel’in Ortaya Çıkışı

Bu bölümde anlatacaklarımızın kaynağı, filmin başrol oyuncusu Damla Sönmez’in gerçekleştirdiği söyleşidir. Sürçülisan edersek affola!

Sibel’in yaratıcılarından Guillaume Giovanetti, filmin ortaya çıkışından yıllar önce okuduğu bir kitapta Giresun/Kuşköy’e ve burada konuşulan Islık Dili’ne dair bir anlatıyla karşılaşıyor. Karadeniz’e gerçekleştirdiği bir seyahat esnasında köye uğrama ve köyün halkı ile vakit geçirme imkânı buluyor. Daha sonra köyü, Çağla Zencirci ile yeniden ziyaret ediyorlar ve Sibel’in hikayesi yavaş yavaş oluşmaya başlıyor.

Filmin henüz senaryosu ortada yokken, başrol için isim düşünülmeye başlıyor. Damla Sönmez ile irtibata geçiliyor. Hikâyeden oldukça etkilenen Sönmez, projede yer almayı zevkle kabul ediyor. Ve filmin yaratıcı süreci bu noktadan sonra hız kazanıyor. Bir yandan senaryo şekillenirken, bir yandan da Sönmez Islık Dili’ne çalışmaya başlıyor.

Çekim tarihlerinin yaklaşmasıyla, ekip Kuşköy’e gerçekleştirdikleri ziyaretleri sıklaştırıyor. Sönmez, Islık Dili eğitimi alırken Giovanetti ve Zencirci de coğrafyanın ve insanların anlattıkları ile hikâyeyi kuvvetlendirmeye devam ediyorlar. Projede altı profesyonel oyuncunun yer almasının yanı sıra, daha önce köylerinde çekilen belgeseller sebebiyle kameraya aşina olan yerli halk da oyuncu kadrosunun bir parçası haline geliyor. El birliğiyle, adeta bir yapbozun parçaları gibi bir araya gelerek Sibel’i ortaya çıkarıyorlar.

Locarno’dan Antalya’ya Altın Yol

Sibel’in hala devam etmekte olan uzun ve başarılı bir festival yolculuğu da var. Sİbel, ilk gösterimini Ağustos 2018’de Locarno Film Festivali’nde gerçekleştirdi, festivalden Fibresci ve Ecumenial Prize ödüllerini alarak döndü. Yurtdışında pek çok festivalde adından bahsettirdiği gibi, Antalya Film Festivali’nden de En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerini alarak ayrıldı. Başrol oyuncusu Damla Sönmez’in de ifadesi ile; uluslar, milletler, dinler ve cinsiyetler üstü bir film olan Sibel dünyanın pek çok yerinde izleyicisinin yüreğine hitap ederek, etkileyici dönüşler aldı. Biz de halihazırda içinde olduğu bu yolculukta, bir kez daha başarılar diliyoruz projeye.

Peki Kimdir Bu Sibel?

Aslında filmin konusundan bahsetmek için sorulması gereken en doğru soru işte tam olarak bu: Kimdir Bu Sibel?

Sibel, Giresun/Kuşköy’de babası ve kız kardeşi ile yaşayan genç bir kadın. Annesini kaybetmiş, onun yokluğunda evi çekip çevirme görevi kendisine kalmış. Tarlaya gidiyor, çay toplamaya çıkıyor, tüfeği omzunda keklik de avlıyor yeri geldiğinde… Fakat yaşadığı köyün halkı Sibel’i adeta yok sayıyor, yanlarına yaklaştırmıyorlar. Çünkü Sibel çocukluğundan beri konuşamıyor. İnsanlarla, yaşadığı köye özgü bir dil olan “Islık Dili” ile haberleşiyor. Onun bu engeli ise köylüler için adeta bir uğursuzluk, bir lanet sayılıyor. İçinde var olmasına müsaade edilmeyen bu topluluğun bir parçası olmak, belki de sadece normal olmak istiyor Sibel. Ancak her denemesinde yüzüne kapılar daha da sert kapanıyor.

Sibel: Özünü Bulma, Özgürce Var Olma Yolculuğu

Kendini köy halkına kabul ettirmek için, yıllar yılı köyde anlatılan eski bir efsaneye tutunuyor. Bu efsanedeki kurdu bulmak ve öldürüp köye getirmek için ormana çıkıyor. Fakat bu arayı karşısına kurdu değil, Ali’yi çıkarıyor. Ali bir kaçak, nereden geliyor nereye gidiyor bilmiyoruz. İlgilenmiyoruz da zaten… Bu karşılaşma Sibel’in özünü bulmasına, aradığı kurdun aslında içinde olduğunu görmesine vesile oluyor. Kurdu özgür bırakıp, yılanı avlıyor Sibel…

Bir İzleyicinin Gözünden “Sibel” Deneyimi

Giresun’un nispeten el değmemiş bir coğrafyasında geçen Sibel, ilk olarak doğanın tüm bakireliğiyle izleyicisini büyülüyor. Çoğunlukla ana karakteri takip ettiğimiz çekimler ise bizi Sibel’in yolculuğunun adeta bir parçası haline getiriyor. Toplum baskısının ve bu toplumda yerleşmiş normların Sibel’in kişiliği ve yaşantısı üzerindeki etkisi; yalnızca bu coğrafyada değil tüm dünya üzerinde yaşayan kadınlara muhakkak kendi karakterlerinden ve yaşantılarından bir parça bulma imkânı sunuyor. Sibel’in arayışı bir film karakterinin kendini bulma yolculuğu olmaktan çıkıp, insanlık denen kalabalık topluluğun bir parçası olan herkesi varoluşlarıyla alakalı bir yolculuğa sürüklüyor. Kalıplar ve kurallar dışında var olmanın ve toplumla başka türlü bir ilişki kurmanın mümkün olabileceği düşüncesini izleyicisiyle paylaşıyor.


İzleyelim mi?

Bizim Sibel’den etkilendiğimiz aşikâr! Filmi izlemenizi elbette şiddetle tavsiye ediyoruz. Aynı zamanda İstanbul’da Mart ayı içerisinde bir gösterim daha düzenlenecek. Filmin yaratıcıları ve ekibi ile sohbet etme imkânı bulmak da isterseniz, Başka Sinema’nın sosyal medya hesaplarını da takip etmeyi ihmal etmeyin!


Bu İçeriği Okuduğunuz için Önerdiğimiz İçerikler:

İdil Ceren Yılmaz
Gezegendeki yolculuğunun 24'üncü yılında. Atmosferde başıboş gezen hikayeleri yakalayıp insanlara anlatmak en büyük tutkusu.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
PUBG ve Fortnite’ı Tarihe Gömen Oyun: Apex Legends
PUBG ve Fortnite'ı Tarihe Gömen Oyun: Apex Legends

PUBG ve Fortnite’ı Tarihe Gömen Oyun: Apex Legends

Sonraki
O: ”Korku Filmleri Tarihinin En Kanlı Sahnesi”
O: ''Sinema Tarihinin En Kanlı Sahnesi''

O: ”Korku Filmleri Tarihinin En Kanlı Sahnesi”

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.