“Mona Lisa Smile” Filmi Üzerinden Genç Kadınların Eğitimi

Kaynak belirtilmedi

Genç kadınların eğitiminin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyor ve bu doğruyu söylemekten çekinmiyoruz.Fakat bu görüşümüzü söyleyebilene kadar o kadar çok kadın hayallerinden mahrum bırakıldı ki,bugün onları maalesef sadece kahırla anabiliyoruz.Genç kadınların eğitiminin ve geleneksel eğitimin sorgulanması her toplumda ortaya çıksa da tarihsel süreçler her toplumda aynı olmamıştır.Bu nedenle bu konuyu çok değerli bir film olan Mona Lisa Smile yani bizdeki karşılığı ile Mona Lisa’nın Gülüşü filminin üzerinden incelemek isterim.

Film,bize 1950’lerdeki bohem(?) bir sanat tarihi öğretmeninin,genç kadınlardan oluşan geleneksel Wellesley Kolejine eğitim vermek üzerine gitmesi ile başlıyor.Filmin ilk sahnelerinde baş karakterimiz Katherine Watson,öğrencilerinden müfredat dışı bir resmi yorumlamalarını ister.Hemen öncesinde müfredatta bulunan resimler hakkında doğru cevapları soluksuz veren bu öğrenciler,müfredat dışı bir resme “güzel” veyahut “kötü” yorumu dahi yapamamaktadır.Öğrenciler bunun üzerine bu resmin kitaplarında bulunmadığını söylerler.Böylece öğrencilerin eleştirel düşünceden ne kadar uzak olduklarını anlarız.Hemen ardından Katherine Watson, “Yanlış cevap yoktur,hiçbir kitap size ne düşünmeniz gerektiğini söylemez.”  cevabını vererek öğrencileri şaşırtır.Fakat öğrencilerin nazarında bu şaşırma pek yararlı olmamaktadır.Çünkü Bayan Watson’ın bilmediği çok şey bu kolejde gizlidir.Eleştirel düşünmenin öğretilmediği bu genç kadınlara,sadece düşünmeleri bile öğretilmemiştir.Maalesef bu ünlü okulun asıl amacı öğrencilerine her bakımdan “iyi” bir adamı hak edebilecekleri bir statü sağlayarak onlara nsıl iyi bir eş ve anne olabileceklerini öğretmektir.Kolejin dışarıya vurduğu izlenimin tam tersi karşımıza çıkmaktadır.

Öğrencilerin filmin başlarındaki konumu maalesef bu şekildedir.Onlar müfredatın dışında çıkamayan ve düşünmekten aciz genç kadınlardır.Bayan Watson kadınların eğitimine önem verildiğine dair “sözde” çalışmalar yapan bu kolej hakkında başta olumlu düşünse de gördüğü öğrenci profili karşısında geleneksel eğitim ile bir çatışmaya girer.Katherine,modern eğitimci bir karakterdir ve onun  muhafazakar eğitim ile çatışmasını film boyunca izleriz.Fakat Katherine,bu çatışmayı öğrencilerine düşmanlık besleyerek sürdürmez.Tam aksine Katherine öğrencilerle sohbet ettikçe ve onları tanıdıkça gerçekleri anlayarak onlara başka bir “seçenekleri” olduğunu hatırlatmak ister.Film boyunca genç kadınlar mezun olduktan sonra evleneceklerini sayıklarlar.Bayan Watson ise hiç evlenmemiş bir kadın olduğundan öğrenciler için de ilgi çekici bir karakter olur.Çünkü maalesef bu genç kadınlar,yaşadıkları fanusun dışındaki bir hayatı kabul etmekte çok zorlanırlar.Bayan Watson’ın öğrencilerine göre evlenmek,eğitim hayatının sonlanması anlamına gelmektedir.Fakat Watson,ikisini de beraber yapabileceklerini öğretmek için fazla mesai harcar.

Filmde dikkatimizi çeken ve bu kadar “önemli” bir film olmasını sağlayan en büyük unsur öğrenci karakterlerin çok sıkı bir şekilde Bayan Watson’a karşı öğrendikleri değerleri ve fanuslarını savunmalarıdır.Bu genç kadınlar,o dönemdeki erkeklerin hayalini süslemektedirler çünkü tek görevlerinin “eş” ve “anne” olmak olduklarını düşünmektedirler.Hatta daha doğrusu,öğrenciler o dönemdeki erkeklerin hayallerini süslemekle kalmaz,o hayalleri sürdürmekle görevli görülürler.

Maalesef filmi izlerken içine girdiğimiz bu dünya,erkeklerin dünyasıdır. Bayan Watson’ın değiştirmek istediği düşünceler,genç kadınların özgürce hissettikleri ve düşündükleri değil tam aksine başkaları tarafından akıllarına öylece koyulmuş seçeneksiz düşüncelerdir.En önemlisi,filmde geçen sahnelere baktığımızda “evlenen kadın mutsuzdur” imajını hissetmeyiz.Çünkü Bayan Watson’ın öğrencilerine ve bize anlatmak istediği şey bu değildir.Mutsuz evlilik sahneleri var olduğu kadar Watson’ın mutlu evlilik öğretilerini de dinleyebilir.Her ne kadar hiç evlenmemiş olsa da,kötü bir evliliktense hiç evlenmemeyi tercih edebilecek bir kadındır.

Bir kadının özgür düşünceleri olmalıdır.Ve en başta da dediğimiz gibi bunlar lafta kalmamalıdır.Öyle ki,bu genç kadınlar sığ düşüncelerin o kadar kurbanı olmuşlardır ki seçeneklerinin var olduğunu Bayan Watson sayesinde öğrenirler.

İdealist bir kadın öğretmenin genç kadınlar üzerinde ne kadar iyi bir etki bırakabileceğini gördüğümüz bu filmde genç kadınlar var olabileceklerini öğrenirler.En azından bir tercih yapabileceklerini,mutluluğun bir erkek ile yaşamaktan ve sadece anne olarak yaş almaktan ibaret olmadığını öğrenirler.Bu genç kadınlar filmde erkekler tarafından pek de mutlu edilmezler,aldatılırlar,aşağılanırlar ve çoğu zaman yok sayılırlarErkeklerin genç kadınlara gizli bir düşmanlık beslediğini fark ederiz.Öğrenciler bir noktaya kadar buna izin verir çünkü genç kadınlar aşkın varlığından bile haberdar değillerdir.Geleneksellik adı altında ev işi yapan robotlara dönüşmek üzerelerdir.

Filmin sonunda genç kadınlar artık özgürce düşünebileceklerini fark ederler.Ve başkalarının onlara dayattığı geleneksellik adı altındaki düşüncelerin mutluluk getirmediğini anlarlar.Zaten kimse onlardan mutlu olmalarını istemememiştir,aileleri bile.Bu nedenler genç kadınların uyanışlarında filmin adına dair muhteşem bir sahne gerçekleşir.Öğrencilerden biri,hatta Bayan Watson’a karşı en asisi yaşadığı farkındalık sonrası Mona Lisa tablosunun bir kopyasına bakar, “Gülümsüyor,ama mutlu mu?” diye sorar.

Evliliğin bir seçenek olduğunu kabullenmek dünyaca oldukça zor olmuştu,şimdi onların geçtikleri bu süreci görmek Bayan Watson’a hayranlık duymamızı sağlıyor.

En çok üzülebileceğimiz ve değiştirmek isteyeceğimiz nokta da bu tip durumların hala yaşanabiliyor olması.Yazımızın başında anmış olduğumuz kadınlardan hala var olmakta.Birilerinin insanları,insanlığı uyarması gerekiyor tıpkı Bayan Watson gibi.Eskisinden daha az olmaları onların maruz kaldığı bu zihniyetin yok olduğu anlamına maalesef gelmemektedir.Hala bir yerlerde genç kadınlar,belki çocuklar eğitim alabilmek için bir savaş veriyorlar.

Hala kadınlar üzüntülerini gülüşlerinde saklayabiliyorlar,tıpkı Mona Lisa’nın Gülüşü gibi…

Nisan Nur Özkahraman

 

Nisan Nur Özkahraman
yaşa ve yaşat
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Okuma Ve Yazmanın Terapötik Etkisi

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.