Bazen kendimizi ait hissetmediğimiz yerlerde veya insanlarla birlikte buluruz. Bu durum, iç sesimizin yükselmesine ve “Ben buraya ait değilim” fısıltısının yankılanmasına neden olur. Ait olmadığımız yerlerde her adımda bir yabancılık hissederiz. Sanki görünmez bir duvar bizi çevreler ve diğer insanlarla aramıza bir mesafe koyar. Konuşmalarımızda, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda bir uyumsuzluk sezilir. Kendimizi ifade etmekte zorlanır, anlaşılmadığımızı düşünürüz.
Ait olmadığımız insanlarla birlikteyken ise, kalbimiz bir kuş gibi çırpınır durur. Sanki farklı bir frekansta yayın yaparız ve etrafımızdaki insanlarla bir türlü aynı melodiye denk gelemeyiz. Sohbetler yüzeysel kalır, derinlere inemeyiz. Anılarımız, değerlerimiz ve hayata bakış açımız farklıdır. Bu farklılık, zamanla bir yalnızlık hissine dönüşebilir.
Ait olmadığımız yerlerde veya insanlarla birlikte olmak, kendimizi keşfetmek için bir fırsat da olabilir. Bu deneyimler sayesinde, kim olduğumuzu, ne istediğimizi ve nereye ait olduğumuzu daha iyi anlarız. Kendimize döner, iç sesimizi dinler ve gerçek benliğimizi bulmaya çalışırız. Unutmayalım ki, her insan farklıdır ve herkesin ait olduğu bir yer vardır. Önemli olan, kendimizi bulmak ve ait olduğumuz yere gitmektir. Bazen bu yolculuk uzun ve zorlu olabilir, ancak sonunda varacağımız yer, kendimizle barışık ve mutlu olacağımız bir yer olacaktır.
Ait olmadığımızı hissetmek, utanılacak bir şey değildir. Bu, insan olmanın doğal bir parçasıdır.
Ait olduğumuz yeri bulmak zaman alabilir. Sabırlı olun ve kendinize karşı şefkatli davranın.
Kendinizi yalnız hissetmeyin. Unutmayın bizim gibi hisseden birçok insan var…
Yazılarımızı beğeniyor musunuz?